Akkuyu Nükleer Santralinin Güvenliği

Akkuyu Nükleer Santralinin Güvenliği

İnsanlık, Çernobil’deki nükleer felaketten otuz dört ve Fukuşima’daki felaketten dokuz yıl sonra başka bir nükleer kaza olasılığından endişe duyuyor.

Akkuyu (Mersin) nükleer santrali Türkiye’nin ilk nükleer santrali olacak.

Bu proje bilim camiasında önemli bir ihtilaf konusudur ve bölgenin depremlere yatkınlığından dolayı halk arasında da endişe yaratmıştır.

Avrupa Parlamentosu, çeşitli kararlarında (1) Türkiye’yi Akkuyu nükleer santralinin inşası için planlarını durdurmaya, Sınır Aşan Çevresel Etki Değerlendirmesi Sözleşmesi’ne (Espoo Sözleşmesi) uymaya ve başka gelişmeler planlarken Yunanistan ve Kıbrıs gibi komşu ülkelerinin hükümetlerini dahil etmeye veya en azından görüş alışverişinde bulunmaya çağırdı.

1. Avrupa Komisyonu, Parlamentonun bu konudaki tutumunu Türkiye ile ne ölçüde ele aldı?

2. Türkiye, aday ülke olarak AB müktesebatını kabul etmesi beklendiğinden, Kullanılmış Yakıt Yönetiminin Güvenliği ve Radyoaktif Atık Yönetiminin Güvenliği ve Espoo Sözleşmesi Ortak Sözleşmesine katılmayı taahhüt etti mi?

3. Projenin güvenliği konusunda bugüne kadar yapılan teknik toplantıların bulguları nelerdir? Mevcut durum göz önüne alındığında, Akkuyu ile ilgili yaklaşan teknik toplantı ne zaman yapılacaktır?

Avrupa Komisyonu’nun cevabı:

Üçüncü ülkeler sınırları dahilinde Nükleer santral kurup kurmama ve nereye kuracakları kararını kendileri alabilirler. Ancak bir aday ülke olarak, Türkiye’nin yasalarını nükleer güvenlik konusundaki AB yasaları ile uyumlulaştırması gereklidir.[i] 

AB-Türkiye ortaklık antlaşması toplantılarında Akkuyu nükleer santralı sık sık gündeme gelmektedir. Komisyon Türkiye’yi Akkuyu’da stres testi sürecine devam etmesi konusunda cesaretlendirmiştir.

2011 yılında, Komisyon ve Avrupa Nükleer Güvenlik Denetçileri Grubu (ENSREG)[ii]’nun üzerinde hemfikir olduğu şartname uyarınca Türkiye gönüllü olarak stres testi yapma yükümlülüğüne girmiştir. Türkiye ülkenin stres testi sonuçlarını ENSREG uzmanları[iii] tarafından incelenmesi için sunmuştur.  

Komisyon ayrıca Türkiye’nin Espoo ve Aarhus sözleşmelerinin parçası olması için Türkiye’yi cesaretlendirmektedir. Türkiye’de başka bir ülkede önemli etkileri olması olası planlar, programlar ve projelerle ilgili sınır ötesi danışma prosedürleri AB müktesebatı ile uyumlu değildir. 

Türkiye’nin sürekli tekrarladığı pozisyonu ulusal mevzuatta Çevresel Etki Değerlendirmesi (EIA) ve Stratejik Çevre Değerlendirme yasalarına sınır ötesi danışma prosedürlerinin ekleneceği ve Türkiye’nin AB üyesi olacağı tarihten iki yıl önce Espoo sözleşmesini imzalayacağı yönündedir. EIA yasasının diğer maddelerini içeren Ulusal Mevzuatın uygulanma şekli üzerinde[iv] ve başka konularda[v] da endişeler vardır.   

Türkiye ayrıca Kullanılmış Yakıt Yönetiminin Güvenliği ve Radyoaktif Atık Yönetimi’nin Güvenliği konularındaki ortak sözleşmenin onaylanması için meclis çalışmalarına devam edildiğini de belirtmiştir.  


[i] Nükleer santrallerin her türlü kazayı önleyecek şekilde tasarlanması, konuşlandırılması, kurulması ve işletilmesi gereklidir.

[ii] Bu stres testlerinde gözden geçirilen koşullardan bir tanesi de sismik risklerdir.

[iii] İki kademeli bu süreç 2020 yılı sonunda başlayacaktır.

[iv] https://ec.europa.eu/neighbourhood-enlargement/sites/near/files/20190529-turkey-report.pdf — sayfa 93.

[v] Çevresel davalarda alınan mahkeme kararları, kamusal katılım ve çevresel bilgiye ulaşım hakkı.