Kıbrıslı Türkler Nereye – Sonuç Bildirgesi

Kıbrıslı Türklerin siyasi tarihleri boyunca en büyük kaygısı, tahakküm altına girmemek, azınlık durumuna düşmemek, eşit bir toplum olmak olmuştur. Bu yönde farklı mücadele yöntemleri kullanılmıştır, ancak, onca yıllık mücadele, ne yazık ki, sonuca ulaşamamıştır. Bugün Kıbrıslı Türkler dünyadan bakıldığında görünmeyen bir coğrafya parçası üzerinde, devletsiz, yurtsuz ve ütopyasız olarak yaşamaktadır.

Geçen yıllar içerisinde Kıbrıs Türk toplumu, ne Kıbrıs Cumhuriyeti’ni federal bir devlete dönüştürüp onun içerisinde egemenlik icra edebilmiştir, ne de ayrı ve meşru bir devletin sahibi olabilmiştir. Kıbrıslı Türkler yıllarca süren mücadeleleri sonucunda emeğin biçimlendirdiği, bireylerin söz sahibi olduğu bir yurt yaratmayı da maalesef başaramamışlardır. 21. Yüzyılın başında Kıbrıslı Türkler, bir yanda Devleti yöneten Kıbrıslı Rum elitleri ve onların Kıbrıslı Türkleri siyasi eşit olarak kabul etmeyen, federal devlete gitmekte ayak sürüyen tavırları, diğer tarafta da Kıbrıs’ın kuzeyindeki coğrafya parçasını kendinin sayan ve kendinin yönettiğini düşünen bir Türkiye Cumhuriyeti arasında sıkışmış durumdadır ve yeni bir ütopya üretmek zorundadır. Bu gerçekçi, somut bir ütopya olmalıdır. Bu ütopyanın gerçeğe dönüşebilmesi için atılması gerekli ilk adım mevcut durumun ekonomik, sosyo-kültürel ve siyasi açıdan tespitini yapmaktır.

Bu amaç ile ‘Kıbrıslı Türkler Nereye’ konferansı 15 akademisyen ve uzman konuşmacı, yüzün üzerinde katılımcı ile birlikte Kıbrıslı Türkler nereye sorusunu çeşitli açılardan incelemiş ve aşağıdaki sonuçlara ulaşmıştır:

Kıbrıs Türk Toplumu

  • Kıbrıs Türk toplumu 1974 sonrası siyaseten bağımlı ve iktidarsız bir toplum haline gelmiştir. Kıbrıs Türk toplumu, içine katılan büyük bir kalabalıkla Türkiye’ye doğru götürülmeye ve bağlanmaya çalışılmaktadır.
  • Kıbrıslı Türklerin insan hakları, demokrasisi, adalet sistemi tehdit altındadır. Kıbrıs Türk toplumu sözlü ve diğer birçok şekilde aşağılayıcı ve tehdit edici söylem ve saldırılara maruz kalmaktadır.
  • Kıbrıslı Türk medeni kimliğini korumaya yönelik kaygılarımız vardır. Kıbrıs’ın kuzeyinde değişen nüfus yapısından tedirginlik duyuyoruz. Bu değişimden doğan paralel toplumlar Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesi için büyük bir sorun teşkil etmektedir. Doğal haller haricinde vatandaşlık verilmesine derhal son verilmelidir.
  • Adada tutunabilmenin, toplum olarak var olabilmenin tek yolu, Kıbrıs’ta ortak vatan mücadelesi için tüm Kıbrıslıların ayağa kalkmasıdır. Kıbrıslı Türk, Kıbrıslı Rum ve adada yaşayan diğer yurttaşların federal bir devlet için birlikte mücadele etmesi elzemdir.

Eğitim

  • Türkiye ile paralel bir eğitim sisteminin ve müfredatın içinde bulunuyoruz, Kıbrıslı Türkler olarak kendimize ait bir eğitim sistemine sahip olmayı talep ediyoruz.
  • Devlet okullarındaki Din eğitiminin yaklaşık 20 senedir değişmemiş olması ve bunun yarattığı algı, laik Kıbrıs Türk toplumunda kaygı oluşturuyor.
  • Lefkoşa Surlar içinde yetişen yerleşik genç ve çocuklara iyi imkanlar sağlanarak, okuldan sonra Din ve Kuran eğitimleri düzenlenip bu tarz alışkanlıklar aşılanmaktadır. Bu gençlere ve çocuklara sosyal aktiviteler ve eğitim yoluyla alternatif seçenekler sunularak Kıbrıs Türk eğitim sistemine entegre edilmeleri gerekmektedir. Barışçıl ve Federal bir devlet arzusunda olan tüm siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri bu yönde çalışmaya başlamalı ve mücadele etmelidir.

İnsan Hakları

  • Adli yardım sisteminin veya yasasının Kıbrıs’ın kuzeyine getirilmesi ve uygulanmaya başlanması gereklidir.
  • Kıbrıs’ın her iki tarafındaki eğitim sistemine zorunlu İnsan Hakları dersleri getirilmeli ve bu yönde benzeri ilgili dersler eklenmelidir.
  • Kuzeyde Kıbrıslı ve Türkiyeli toplumun arasındaki bölünmeyi ortadan kaldırmak için, ötekileştirmeyi milliyet üzerinden değil, fikir ve anlayış üzerinden yapmalıyız. Kıbrıslı Türkler olarak, göçmen çocukları veya büyükleri ötekileştirip kendimize düşman yaratmamız ilerde daha büyük problemler ve ayrılıklar yaşamamıza sebep olacaktır.
  • Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı alamayan hak sahibi insanlar için daha farklı bir statüko yaratılmalı ve bu ara bölgede bir ofis ile desteklenmelidir.
  • Cezasızlık kültürü tartışılmalı ve ne gibi yöntemlerle denetlenebileceği konuşulmalıdır.

Sürdürülebilir Kalkınma

  • Kalkınmaya bakış açımız insan odaklı, toplumsal adaletçi ve çevreye karşı duyarlı olmalıdır.
  • Ekonomi kadınlar için istihdam sağlamıyor, işsizlik erkeklere oranla kadınlarda daha fazladır, bunu çözmemiz gereklidir.
  • Bütçe açısından kendine yeten, ekolojist, eşitlikçi, toplumsal cinsiyet eşitliğine öncelik veren, bağımsız, sürdürülebilir ve şeffaf bir ekonomi ile daha özgür ve kendini yöneten bir yapıya sahip olmamız sağlanmalıdır.
  • Kayıt dışı ekonomi, DPÖ ve istatistik kurumunun bilgisi dışında olan ekonomidir. Kayıt dışılığın önüne geçebilecek bir sistem yaratılmalıdır.
  • Sürdürülebilir çevre odaklı bir kalkınma planı oluşturulmalı, ekonomik ve sosyal kurumların işlevselliği artırılmalıdır.
  • Hükümetlerin keyfi kararlar almasını önleyebilecek mekanizmalar üretilmelidir. Ekonomik öncelikli alanlar belirlenmeli, çeşitlendirilmeli ve eğitimle de desteklenmelidir.
  • Ekonomik teşvikler sürdürülebilir kalkınmayı destekleyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
  • Tarımla ilgili faaliyetler ele alınmalı ve değerlendirilmelidir.
  • Gelirlerimizin birçoğu yakıtlara gidiyor. Bunun önüne geçilebilecek sistemler geliştirilmelidir. Yenilenebilir enerji ile büyük bir ekonomik kazanç sağlanabilir ve çevre kirliliği açısından büyük bir sorunun önüne geçilebilir.
  • İki toplumlu bağımsız bir çevre ajansı kurulması konusunda talepkâr olmalıyız. Çevrenin durumu her sektörde ortadadır. Ortak öncelikler BM’nin koyduğu gelişmekte olan ülkelerle ilgili plan doğrultusunda belirlenmeli ve takvimlendirilmelidir.   
  • İnşaat, bir sektör olmaktan çıkartılmalı ve ihtiyaca dayalı sürdürülmelidir. Bu çerçevede ihtiyacın ne olduğunu halk belirlemeli, planlı ve programlı bir yol haritası ile o yöne doğru ilerleyebileceğimiz bir ortam sağlanmalıdır.

Rapprochement

  • Kıbrıs’ta herkesin ortak temel bir ihtiyacı vardır: Kalıcı barış. Bu noktada Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların kaderi ortaktır. Birinin kaybı diğerinin kazancı değil, onun da kaybıdır. Ve barışın yokluğunda herkes kaybetmektedir. 
  • İki toplumun birbirini tanıması çok önemlidir, eksik tanımışlık önyargılar ve güvensizlik yaratır. İki toplumun birbirine yakınlaşmasını sağlayacak projeler üretilmeli ve hayata geçirilmelidir.
  • Olası bir çözümde sivil toplumun yeri çok önemlidir. Bu nedenle, iki toplumlu sivil toplum örgütlerinin sayısı ve etkinliği arttırılmalıdır.
  • İki toplumu bir araya getirmesi gereken en büyük sorunlardan biri de çevre sorunudur. Ortak çevre ve iklim sorunumuzu iki toplum olarak birlikte göğüslemeliyiz.
  • Yeni nesil çocukların diğer toplumlardaki çocuklarla daha iyi iletişim içinde olabilmesi için, Devlet okullarındaki İngilizce eğitim sistemi geliştirilmeli kuzeyde zorunlu Yunanca, güneyde zorunlu Türkçe dersler başlatılmalıdır.

Federal Çözüm

  • Kıbrıs sadece iki toplumun vatanı değil, adada var olan bütün toplulukların ve etnik grupların (Maronit, Ermeni, Latin, vs.) ortak vatanıdır.
  • Kurulacak Federal devletin iyi işleyen bir devlet olması çok önemlidir. Kıbrıslı Türkler tıkanacak bir devlet istemiyor ve federal devletin iyi çalışan bir yönetim sistemine sahip olmasını önemsiyor. Bunun için, çeşitli alternatifler üzerinde durulması gerektiğine inanıyoruz.
  • Kıbrıslı Türklerin adadaki çözüm ve varoluş çabalarına yurt dışında çeşitli yerlerde (İngiltere, Avustralya, vs.) örgütlenmiş Kıbrıslı Türk dernekler de dâhil edilmelidir.

Avrupa Birliği

  • Avrupa Birliği, kendi yurttaşı olan Kıbrıslı Türklere sahip çıkmalı ve Kıbrıs Türk toplumunun AB ile yakınlaşması yönünde ileri adımlar atmalıdır. AB’nin “çeşitlilik içinde birlik” şiarına Kıbrıslı Türkler de dâhil edilmelidir.
  • İki toplumun birbirine yakınlaşması için dil bariyeri ortadan kaldırılmalıdır. Bu amaç ile iki dilliliği yaymak adına AB’den bir kampanya yardımı talep ediyoruz.
  • Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Türk toplumuna yaptığı mali yardım artırılmalı ve iki toplumu yakınlaştıran projelere daha fazla ağırlık verilmelidir.
  • Türkçe AB dili olmalıdır.
  • Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu temsilcilikleri Kıbrıs Türk toplumu ile daha yakın ilişkiler kurmalıdır. 

Türkiye’ye Bakış

  • Kıbrıslı Türkler, Türkiye’de yaşayan nüfustan farklı bir tarihsel ve siyasal ortamda yaşıyor ve farklı bir siyasi topluluk olarak farklı bir kimliğe sahiptirler. Kıbrıslı Türklerin ayrı kimliğini yadsıyan ya da değiştiren irredantist yaklaşımlara derhal son verilmelidir. Türkiye, Kıbrıslı Türklerin yaşadığı Kıbrıs ülkesinde barışın sağlanması için çaba sarf etmelidir.
  • Bizim istediğimiz Kıbrıs barışı, Türkiye karşıtlığı üzerine kurulmuş bir barış değildir. Aksine, Kıbrıs barışı Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs üçgenini barış ve işbirliği havzasına dönüştürecektir.
  • Kıbrıs’ta barış ile Türkiye’nin demokrasi mücadelesi birbirinden tamamen kopuk değildir. Bu gerçeklikten yola çıkarak, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar Türkiye’deki demokratlarla temas kurmalı ve birlikte mücadele vermelidir.
  • Kıbrıs’ta kurulacak olan federal bir devlet, Kıbrıs’ın tüm toplumlarına fayda sağlayacağı gibi, Türkiye’nin de kısa ve uzun vadeli çıkarlarına hizmet edecektir.