Osman Kavala’nın mahkûmiyeti
Osman Kavala dünyamızın zorluklarına karşı duyarlı ve farklı bakış açılarına sahip insanları, yerel ve uluslararası çatışmaları önlemek ve tarafların diyaloğa girmelerini sağlamak için bir araya getirip yorulmadan çalıştı. Bu diyalog zamanla bir temel oluşturdu ve barışa, insan haklarına dayalı, dünyada olumlu değişimi yaratmak için bir rota çizdi. Kavala’nın çalışmaları kültürel olarak yapıcı ve tüm vatandaşlar için daha iyi bir gelecek inşa etmeye odaklanmıştır.
18 Ekim 2017’de Kavala, Gaziantep’ten (Goethe Enstitüsü personeli ile bir araya geldiği yer) İstanbul Atatürk Havalimanı’na döndüğünde sebepsiz yere tutuklanıp halen daha sebepsiz yere hapsedilmektedir.
31 Ekim 2018’de, 35 akademisyen, yazar ve araştırmacıdan oluşan bir grup Jean-François Bayart ve Avrupa Siyasi Grup Analizi Ağı’nın rehberliğinde bir araya gelerek Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben Kavala’nın serbest bırakılmasını talep eden açık bir mektup yayınladı. Kasım 2018’de ise Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) huzurundaki davasına müdahale edeceğini açıkladı.
Komisyon, Osman Kavala’nın serbest bırakılması için ne gibi girişimlerde bulunmayı planlamaktadır?
Avrupa Komisyonu’nun Yanıtı:
Osman Kavala da dahil olmak üzere 2013 Gezi Parkı protestolarına katıldıkları için 16 sivil toplum temsilcisine karşı dava açılışını takip eden AB, güvenilir bir muhatap ve güçlü AB-Türkiye ilişkilerinin savunucusu olan Osman Kavala ile ilgili gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyor .
Gözaltına alınmasından bu yana, AB yorulmadan davanın hızlı bir şekilde çözümlenmesi çağrısında bulunmaktadır. Komisyon, Yıl Sonu Raporunda, davasını, Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının faaliyet göstermeye çalıştığı daralan kamusal alan ve belirsizliğin simgesi olarak nitelendirdi.
Mahkemenin Osman Kavala’nın tutukluluğuna devam etme kararının ardından AB, duruşmasının geri kalan süresi boyunca gecikmeden serbest bırakılması çağrısını yineledi ve uzun süreli duruşma öncesi tutukluluğun kullanılmasının masumiyet karinesi ilkesini ve sanığın adil yargılanma hakkını zayıflatabileceğini hatırlattı.
AB, gazetecilere, Parlamento üyelerine, insan hakları savunucularına, avukatlara ve akademisyenlere karşı açılan diğer davaların yanı sıra bu davayı yakından izlemeye devam edecektir. Temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğü alanında somut ve kalıcı gelişmeler, masumiyet karinesi ilkesine saygı ve yasal süreç de dahil olmak üzere bağımsız yargı, AB-Türkiye ikili ilişkilerinin geliştirilmesi için gerekli olmaya devam etmektedir.
Bu mesaj, AB’nin Türkiye ile sürekli diyaloğunun bir parçası olarak her düzeyde iletilmektedir.