“Ben ne Türküm Ne de Rum, Kıbrıslıyım!”
Başlığa çıkardığımız cümleyi Kıbrıslı Türklerin bir kısmının gönülden söylediğini düşünüyorum. Ayrılıkçı Türk milliyetçiliği ile aralarına mesafe koyduklarını belirtmenin bir yoludur bu. Başka yolları da vardır elbette. Çok-kimlikli, çok-kültürlü bir demokrasiyi savunmak gibi…
Peki ama bir Kıbrıslı Türk bu cümleyi kurduğunda Kıbrıslı Rum milliyetçiler neler hissederler?
Bu sorunun cevabı ne türden milliyetçi olduklarına bağlıdır. Örneğin Pan-Helenizm’e inanıyorlarsa, bir Kıbrıslı Türk’ün kendini “Kıbrıslı” olarak tanımlamasından rahatsız olacaklardır. Çünkü onların anlatısında ada “Helen’dir” ve adada yaşayan Türkler “Osmanlı artığı Kıbrıs Türkleridir.” Kıbrıslı veya Kıbrıslı Türk değil. Eğer Pan-Helenist değil de Neo-Kıbrıs Rum milliyetçileri ise, durum değişir.
Devam etmeden önce, Neo-Kıbrıs Rum milliyetçiliğinden neyi kastettiğimizi özetleyelim.
Kıbrıs Rum toplumu önce Pan-Helen milliyetçiliği ile tanıştı. Megali İdea doktrini temelinde Yunanca konuşan Ortodoks nüfusu aynı devlet çatısı altında toplamaya yönelik olan Pan-Helenizm, 19. yüzyılın ortalarından sonra Yunanistan’ın resmi devlet ideolojisi haline geldi. Kıbrıs Rum toplumunu Enosis için harekete geçiren bu ideoloji idi. 1960 yılına kadar, yani bağımsız Kıbrıs devletinin kuruluşuna kadar toplumun çok büyük bir kısmını kuşatan bu ideoloji, 1960’lı yıllarda değerden düşmeye başladı.
Bir yanda Türk faktörüne rağmen Enosisin tavizsiz olarak gerçekleşmesinin imkansız olduğunun anlaşılması, diğer yanda anavatan Yunanistan’ın Kıbrıslı Rumlar nezdinde prestij kaybına uğraması, ama hepsinden önemlisi, Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti çatısı altında oluşan çeşitli çıkar gruplarının Enosis fikrinden uzaklaşması yeni bir milliyetçiliğin şekillenmesine yol açtı.
“Ulus” değil devlet-merkezli bu milliyetçilik anlayışına göre, Kıbrıslı Rumların çıkarları Enosiste değil, Kıbrıs Cumhuriyetini korumakta yoğunlaşıyordu. Fakat bu anlatıda “Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti” Kıbrıslı Rumların yönettiği, Kıbrıslı Türklerin de azınlık statüsünde olacağı bir devletti. Nitekim bu tez 1974 yılına kadar siyasi güçlerin ezici çoğunluğu tarafından benimseniyordu.
1974’ten sonra Enosis bütünüyle devreden çıktıktan sonra, toplum iki kampa ayrıldı: Kıbrıs Cumhuriyeti Devletini Kıbrıslı Rumların tek başına yönetmesinde ısrar eden -bu ister mevcut statünün devamı, isterse çoğunluk prensibine dayalı üniter bir devletin kurulması ile olsun- Neo-Kıbrıslı Rum milliyetçiler ve Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde federal bir devletin ortaya çıkmasını savunanlar.
Birinci kalemde DİKO, EDEK, Yurttaşlar İttifakı, Dayanışma ve Çevreci Hareket yer alıyor. İkinci grupta ise DİSİ, AKEL ve bazı sivil toplum kuruluşları. ELAM’ı ayrı düşünmek gerekiyor, çünkü ELAM hala Pan-Helenist’tir.
Gelelim başında sorduğumuz soruya. Bir Kıbrıslı Türk “ben Kıbrıslıyım” dediği zaman Neo-Kıbrıslı Rum milliyetçiler neler hissederler?
Kuşkusuz, büyük bir keyif alırlar, çünkü bunu, yanlış bir biçimde, kafalarındaki teze destek olarak yorumlarlar. Yani, “hepimiz Kıbrıslıyız” söyleminin çoğunluk yönetimine, yani üniter devlete kapı aralamış olduğunu düşünürler. Bilmezler ki, “Kıbrıslıyım” diyen hemen hemen hiçbir Kıbrıslı Türk azınlık olmayı kabul etmez.
İşte, aşağıda anlatacağım enstantanenin arka planında yukarıda söylediklerimiz var:
Şener Levent kürsüden haykırıyor: “Ben ne Türk’üm ne de Rum, Kıbrıslıyım…”
Salon alkıştan yıkılıyor… Herkes büyük bir coşkuyla Şener’i alkışlıyor. Televizyonlar ana haber programlarında konuyu haber yapıyor ve kameralar protokolü ekrana yansıtıyor. Sırasıyla, DİKO başkanı Nikolas Papadopoulos, Yurttaşlar İttifakı başkanı Yorgos Lillikas, EDEK başkanı Marinos Sizopoulos, Çevreci Hareketin başı Yorgos Perdikis yan yana oturmuş Şener’i alkışlıyorlar. Onları bu kadar mutlu ve güler yüzlü görmek nadirdir. Çünkü genellikle agelast (asık suratlı) olarak bilinirler. Belli ki Şener Levent’in sözleri onları fazlasıyla mutlu etmiştir.
Bu görüntüler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını birlikte kutlamaya karar veren dört partinin örgütlediği ve Şener Levent’in de davet edildiği etkinlikten alınmıştır…
Bir Not: geçtiğimiz günlerde Şener Levent Politis gazetesine yazdığı bir yazıda bu etkinlikten duyduğu rahatsızlığı anlattı.
Dedim ya, kim olursa olsun hiçbir Kıbrıslı Türk Neo-Kıbrıs Rum milliyetçilerinin ideolojik dünyasında rahat etmez, çünkü hiçbir Kıbrıslı Türk azınlık olmayı kabul etmez. Ve Kıbrıslı Türkler “Kıbrıslıyım” derken de neo-milliyetçilerin “Kıbrıslıyım” demelerinden bambaşka şeyleri kastediyorlar…
Kaynak: “Ben ne Türküm Ne de Rum, Kıbrıslıyım!” – Niyazi Kızılyürek