Türkçe Avrupa Birliği Dili olmalıdır!

Türkçe Avrupa Birliği Dili olmalıdır!

Bugün İnsan Hakları günü, BM Genel Kurulu’nun 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini kabul ettiği gün. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini kaleme alan Komite’nin Başkanı Eleanor Roosevelt’in sözleri ile sizi selamlamak istiyorum;
“Evrensel insan hakları nerede başlar? Bize, evimize yakın, küçük yerlerde. Dünya haritasının herhangi bir yerinde görülemeyecek kadar küçük yerlerde. Ancak onlar tek başına kişinin dünyasıdır; yaşadığı mahalledir. Gittiği okul veya üniversitedir; çalıştığı fabrika, tarla veya ofistir. (…)Bu hakların orada bir anlamı olmadıkça, nerede olursa olsun pek bir anlamı yoktur.”
Avrupa Yurttaşları olarak haklarımız vardır. Bu hakları Avrupa Birliği Antlaşması (Maastricht Antlaşması), Lizbon Antlaşması ve Avrupa Birliği Temel Haklar Şartnamesi garanti altına alır.
Bir Avrupa Yurttaşı olarak benim ;
AB yasalarına ve siyasi dokümanlara ülkenin resmi dilinde ulaşabilme hakkım vardır. Ülkenin resmi dillerine bakıyorum; Türkçe ve Yunanca;

Avrupa Komisyonu’na anadilimde soru sorup, cevap alma hakkına sahibim; Anadilim Türkçe;

Avrupa Birliği Zirveleri ve Avrupa Konseyi toplantıları tüm resmi AB dillerine tercüme edilir. Bugün ve yarın (10-11 Aralık) Brüksel’de Avrupa Birliği Zirvesi toplanıyor. Gündemlerinde bizi çok yakından ilgilendiren bir konu var ‘Doğu Akdeniz ve Türkiye ile ilişkiler’. Elbette cumhurbaşkanlığı seçimleri, burnumuzun dibinde gaz arama çalışmaları, Türkiye’nin müdahaleleri, Maraş’ın açılması gibi konular da bu tartışmanın bir parçası olacaktır. Bu tartışmayı tüm Avrupa Yurttaşları kendi ana dillerinde takip edebilirlerken ben, beni yakından ilgilendiren bu gelişmelerde bırakın söz sahibi olmayı, tartışmayı kendi anadilimde takip dahi edemiyorum.

24 Kasım tarihli Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda ‘Maraş’ta tırmanan gerginlik ve Kıbrıs müzakerelerinin acilen yeniden başlaması’ konulu bir tartışma yapıldı. Tartışmanın ardından Avrupa Parlamentosu milletvekilleri bu doğrultuda tavsiye niteliğinde bir de karar onayladı. Kıbrıs ile ilgili bu karara benim Kıbrıs’ın resmi dili olan Türkçe dilinde ulaşabilme hakkım var. Ulaşabiliyor muyum peki? Hayır! Bu kararlar Türkçe olmadığı için bilinçli bir kirlilik kampanyası ile de sürekli saptırılıyor ve biz Avrupa Birliği’nden sürekli uzaklaşıyoruz.

Kıbrıs’ın 6 Avrupa Parlamentosu Üyesinden biri olan Niyazi Kızılyürek’in Avrupa Parlamentosu’ndaki tartışmayı anadilinde dinleme ve tartışmaya Türkçe katkı koyma hakkı yine AB’nin kendi yasaları çerçevesinde verdiği bir hak. 24 Kasım tarihinde bunu yapabildi mi? Hayır. Niyazi Kızılyürek Parlamenter olarak Avrupa Parlamentosu’nda 24 resmi dilden herhangi birinde konuşma yapabilir ancak ana dilinde yapamaz.

Neden?
Çünkü Türkçe Avrupa Birliği’nin resmi dili değil. Bu Avrupa Yurttaşı Kıbrıslı Türkler için çok ciddi boyutlarda ayrımcılık yaratıyor. Birkaç pratik örnek vereceğim;
Avrupa Birliği Kurumlarından birinde çalışmak isterseniz, iki Avrupa Dili konuşmanız gereklidir. Ben Kıbrıslı bir AB yurttaşı olarak Avrupa Komisyonu’na iş başvurusu yaptığım zaman ‘anadilim varsayılan Yunanca dilinde’ sınava girmek zorunda bırakıldım. Bu konuda başlattığım hukuki mücadele sonucu sonradan bu Kıbrıslı Türkler için ikinci bir yabancı dil olarak değiştirildi. Ancak, halen haksızlık devam ediyor, sınava birlikte girdiğimiz dostum Yorgos sadece İngilizce konuşarak sınavı geçebildiği halde ben bu sınavı geçebilmek için Fransızca öğrenmek zorunda kaldım.

Avrupa Parlamentosunun her ay Strazburg’da Genel Kurulu olur, Avrupa Parlamentosu, Genel Kurula tartışmaları takip edip AB yurttaşlarını bilgilendirmesi için gazeteciler davet eder. Oturumları izleyen gazeteciler kendi dillerinde tartışmaları takip edip haber yaparlar. Kıbrıslı Türk gazeteciler ancak bir AB dili konuşabilirlerse Genel Kurula davet edilebiliyorlar. Bu da hem gazetecilere yapılan bir ayrımcılık, hem de Avrupa Yurttaşı olan Kıbrıslı Türklerin bilgiye kendi dilinde ulaşma hakkını elinden alıyor.

Avrupa Parlamentosu’nda Avrupa Komisyonu’nda, Avrupa Birliği Konseyinde düzenlenen toplantılarda, konferanslarda, tartışmalarda sorun hep aynı;
Türkçe tercüme olmadığı için bu toplantılara davet edilen Kıbrıslı Türklerin yabancı dil konuşması bekleniyor. Konuşamayan katılamıyor, temsil edilemiyor, sesini duyuramıyor.

Ve Avrupa Birliği Kıbrıslı Türklere, Kıbrıslı Türkler Avrupa Birliği’ne uzak kalmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun 26 Şubat 2006 tarihinde uygulamaya koyduğu Mali Yardım Tüzüğü’nün 4 tane önceliğinden bir tanesi Kıbrıslı Türkleri Avrupa Birliği’ne yakınlaştırmaktır. Eurobarometer Avrupa Komisyonu’nun senede iki kez tüm üye ülkelerde yaptırdığı standart bir kamuoyu yoklamasıdır. Kıbrıs Türk toplumunda ilk kez 2005 yılında yapıldı. 2005 sonuçlarına baktığımız zaman Avrupa Birliği’ne güveniyorum diyen Kıbrıslı Türklerin oranı %51 iken Ağustos 2020’de yapılan son araştırmada ‘Avrupa Birliği’ne güveniyor musunuz?’ sorusuna olumlu cevap veren Kıbrıslı Türklerin oranı %43. Elbette bunun tek nedeninin Türkçenin AB dili olmaması olduğunu söylemiyorum, ancak Kıbrıslı Türklerin AB’ye duyduğu güvenin düşmesinde Türkçenin AB dili olmamasının büyük bir payı olduğunu iddia ediyorum.
Avrupa Birliği’nin Temel Haklar Şartnamesinin 21. Maddesi:
‘Cinsiyet, ırk, dil, din, renk, etnik ve sosyal köken, genetik özellikler, inanç, siyasi veya diğer herhangi bir görüş, ulusal azınlık, mülkiyet, doğum, engellilik, yaş, cinsel yönelime dayalı herhangi bir ayrımcılık yasaktır.’
Avrupa Birliği dil bazında ayrımcılığı yasaklarken bunu kendi yurttaşı Kıbrıslı Türklere yine kendisi uyguluyor.
Bu ayrımcılığa son vermek için Avrupa Parlamentosu’nda bir imza kampanyası başlattık. Bu kampanyaya tüm Kıbrıslı Türklerin ve bu küçücük evimizde yaşadığımız ayrımcılığı doğru bulmayan tüm Avrupa Yurttaşlarının destek vermesini bekliyoruz.
Bu imza kampanyasını İnsan Hakları gününde 33 örgüt ile birlikte açıklıyor olmamızın ayrı bir önemi var. Bu örgütlere bugün burada oldukları ve bu mücadelede yanımızda durdukları için ayrı ayrı teşekkür ederim.
Türkçenin AB dili olması Kıbrıslı Türklere karşı yapılan bu ayrımcılığı sona erdirecek ve kendini Avrupa ailesine ait gören ancak bir türlü bu ailenin bir parçası haline gelemeyen Kıbrıs Türk toplumunu Avrupa Birliği’ne, Avrupa Birliği’ni Kıbrıs Türk toplumuna yakınlaştıracaktır. Önümüzdeki yıl İnsan Hakları gününde bu ayıbın kalkmasını kutluyor olacağımızı umut ediyorum.


İmza Kampanyasına destek veren örgütler (alfabetik olarak):
Barış Derneği
Barış Yürüyüşü
Barolar Birliği
Basın-sen
Biyologlar Derneği
CMIRS
Cumhuriyetçi Türk Partisi
EMAA
Evrensel Çocuk Hakları Derneği
Evrensel Hasta Hakları Derneği
Gençler Toplumda Öne Çıkıyor
Girne Düşünce Derneği
İnsan Hakları Vakfı
KAYAD
Kıbrıs AB Derneği
KTAMS
Kıbrıs İki Dillilik Derneği
KTOEÖS
KTÖS
Kıbrıs Türk Yöneticiler Derneği
KUİR Kıbrıs Derneği
Mağusa İnisiyatifi
Mülteci Hakları Derneği
Peace Players
SeeD
Sivil Toplum İnisiyatifi Derneği
Sol Hareket
Toplumcu Demokrasi Partisi
Üçüncü Toplum Forumu
Unite Cyprus Now
Yeni Kıbrıs Partisi
Yeşil Barış Hareketi
Yunan Dili Derneği

LEAVE A COMMENT

Your email address will not be published. Required fields are marked *