AVRUPA YURTTAŞI KIBRISLI TÜRKLER İKİ YILDIR AVRUPA PARLAMENTOSUNDA
21 Eylül 2021 İki Devletli Çözüm asla kabul görmeyecektir!
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek, Birleşik Krallık İşçi Partisi Konferansı’nda vurguladı: İki Devletli Çözüm ne Birleşmiş Milletler ne de Avrupa Birliği tarafından kabul görmeyecektir!
Kızılyürek bu yıl 25-28 Eylül tarihleri arasında Brighton’da düzenlenen İşçi Partisi’nin Yıllık Konferansı çerçevesinde 27 Eylül Pazartesi günü ‘Kördüğüm: Federal ve İki Devletli Çözüm arasında sıkışmış Kıbrıs’ paneline konuşmacı olarak katıldı. Konuşmasında, Kıbrıslıların ve Uluslararası camianın kabul edebileceği yegâne çözüm şeklinin BM parametreleri çerçevesinde, siyasi eşitliğe dayalı iki toplumlu, iki bölgeli bir Federasyon olduğunun yeniden altını çizen Kızılyürek, iki Devletli Çözüm’ün ne Avrupa Birliği, ne de Birleşmiş Milletler tarafından kabul görmeyeceğini vurguladı.
16 Eylül 2021 Avrupa Parlamentosu üyesi Niyazi Kızılyürek, Kıbrıs Cumhuriyeti Eğitim Bakanı’nın tutumunu Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’na taşıdı.
Geçtiğimiz günlerde Kıbrıs Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı’nın bir kitaptan Mustafa Kemal Atatürk’e gönderme yapan sayfayı kesip atmasını şiddetle kınayan Avrupa Parlamentosu üyesi Niyazi Kızılyürek, ülkemizde eğitimin sorunlu olduğunu ve Avrupa Konseyi’nin direktifleri doğrultusunda reformların yapılmasının elzem olduğunu vurgulamıştı.
15 Eylül tarihinde Strazburg’da gerçekleşen Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda basın özgürlüğü konusunda yaptığı konuşma esnasında Kızılyürek, Kıbrıs Cumhuriyeti Eğitim Bakanı’nın tutumunu da Genel Kurul gündemine taşıdı.
10 Eylül 2021 Kızılyürek: Rum Eğitim Bakanlığının Müdahalesi Kabul Edilmezdir!
Kıbrıs Rum eğitim bakanlığının bir kitaptan Mustafa Kemal Atatürk’e gönderme yapan sayfayı kesip atmasını şiddetle kınıyorum. Avrupa Parlamentosu’nun Kültür ve Eğitim Komitesi’nde görev yapan biri olarak, Kıbrıs Rum eğitim bakanlığına şunu hatırlatmak istiyorum ki, kitap yakmalar, sayfa koparmalar otoriter rejimlerde gördüğümüz uygulamalardır. Ülkemizde tarih eğitimi zaten oldukça sorunludur. Bir an önce Avrupa Konseyi’nin direktifleri doğrultusunda reformlar yapmak elzemdir. Maalesef, yakın geçmişte Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin de Avrupa Konseyi’nin direktiflerinin tam tersi istikamette hareket ederek Kıbrıslı Türk öğrencilerin “milli şuurunu” kuvvetlendirecek değişiklikler yapılmasını istediklerini gördük. Bu da kabul edilmez bir müdahaledir!
Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum öğrencilerin ırkçılıktan, yabancı düşmanlığından, önyargılardan uzak yetiştirilmeleri ve empati kapasitelerini güçlendirecek bir yaklaşımla eğitilmeleri yeni kuşakların en doğal hakkıdır. Avrupa Parlamentosu’nda GUE/NGL grubunun Eğitim ve Kültür Komitesindeki koordinatörü olarak, Kıbrıs Türk ve Rum okullarında tarih eğitimi üzerine bir araştırma yaptırdığımı ve bu çalışmanın üç dilde, Türkçe, Yunanca ve İngilizce olarak kamuoyuna takdim edileceğini bildirir, eğitim alanında reform ısrarımı sürdüreceğimi duyururum.
7 Eylül 2021 Ursula von der Leyen’den Kızılyürek’e: ‘AB Federasyon konusunda ısrarcıdır’.
Avrupa Parlamentosu üyesi Niyazi Kızılyürek’in 15 Temmuz 2021 tarihli mektubuna yanıt veren Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’nin siyasi eşitliğe sahip iki toplumlu, iki bölgeli federasyon temelinde kapsamlı bir çözüme ulaşması konusundaki tutumunda kararlı olduğunu ve Türkiye’nin de aynı tutumu sergilemesini beklediklerini vurguladı. 30 Ağustos 2021 tarihli cevabi mektupta Maraş konusuna da değinen Von der Leyen, AB’nin Maraş’taki durumdan Türkiye Hükümeti’ni sorumlu tutmaya devam ettiğinin altını çizip ‘Maraş ile ilgili olarak BM Güvenlik Konseyi kararlarına, özellikle 550 (1984) ve 789 (1992) sayılı kararlara uygun olmayan hiçbir işlem yapılmamalıdır’ dedi. Son olarak Von der Leyen Uluslararası hukuku ihlal eden provokasyonların ve tek taraflı eylemlerin yenilenmesi durumunda Avrupa Birliği’nin kendi çıkarlarını ve üye devletlerin çıkarlarını savunmak ve bölgesel istikrarı korumak için elindeki araç ve seçenekleri kullanma kararlılığını yeniden teyit etti.
27 Ağustos Avrupa Birliği Dijital Aşı Kartı Platformu
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek 25 Ağustos Çarşamba günü Kıbrıs Cumhuriyeti Sağlık Bakanı Michalis Hadjipantela ile görüşerek Kıbrıslı Türklere Avrupa Birliği Dijital Covid Aşı Kartı verilmesi için kurulan digital platformda yaşanan sorunları dile getirdi. Kızılyürek’in kuzey ofisinden yapılan açıklamaya göre, mevcut sistem yurtdışında eğitim gören ve Ağustos ayında Avrupa’ya gidecek Kıbrıslı öğrencilere, Avrupa Birliği Dijital Aşı kartı verilmesinde öncelik verilebilmesi için hazırlandı bu nedenle uçak bileti talep edilmektedir. Niyazi Kızılyürek’in kuzey temsilcisi Derya Beyatlı yaptığı yazılı açıklamada AB Dijital Aşı kartı ile ilgili oldukça fazla soru aldıklarını, karşılaşılan sorunlarla ilgili çözüm bulmaya çalıştıklarını belirtti. En fazla karşılaştığımız soru 31 Ağustos’dan sonra yurtdışına çıkmak isteyen kişilerden geliyor diyen Beyatlı, Kıbrıs Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nın konu üzerinde çalışmaya devam ettiğini, yeni sistemin pek yakında açıklanacağını söyledi. Beyatlı, 17 Ağustos tarihinde işleme giren sistemde bir takım aksaklıklar yaşanabildiğini dile getirdi. İstenen tüm bilgileri ve belgeleri eksiksiz olarak sisteme yükleyen Kıbrıslı Türklerin başvuruları büyük oranda kabul görmektedir. Başvurunuz reddedildiyse, belgelerinizi kontrol ederek yeniden başvuru yapmanızı tavsiye ediyoruz dedi.
15 Temmuz Kızılyürek, Ursula von der Leyen’e: ‘Kıbrıs için daha çok şey yapmalıyız’
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e mektup göndererek Kıbrıs’ın geleceğine dair derin endişelerini paylaştı. Kızılyürek, von der Leyen’e gönderdiği mektupta adanın kuzeyinde gerçekleşen seçimlerin ardından Türkiye’nin Birleşik Federal Kıbrıs’ı destekleyen ve iki devletli çözüme karşı çıkan Kıbrıslı Türklere karşı hasmane tutumunun her gün daha kötüye gittiğini ve Kıbrıslı Türk Federalistlerin baskı altına alınırken, ayrılıkçı milliyetçilerin Türk Hükümeti’nin desteği ile cesaretlendirildiğini vurguladı.
Kızılyürek Türkiye’nin kendi vatandaşları için Avrupa’da serbest dolaşım istediği bir dönemde iki Kıbrıslı Türk muhalifin Türkiye’ye girmesine izin verilmemesinin ve AB vatandaşı Kıbrıslı Türklere seyahat yasağı getirmesinin elbette KABUL EDİLMEZ olduğunu vurguladı.
30 Haziran Kızılyürek, vatandaşlıklar konusunu AB gündemine taşıdı
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs’taki alt yönetiminin adanın kuzeyinde uyguladığı demografik mühendislik politikasını Avrupa Birliği’nin gündemine taşıdı. Kızılyürek, Avrupa Komisyonuna sunduğu soru önergesiyle Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs’taki alt yönetimin adanın kuzeyinde demografik mühendislik politikası uyguladığını ve Türk vatandaşlarına “KKTC” vatandaşlığı verildiğini vurguladı. Ayrıca Kızılyürek, her geçen gün daha da artan bu eğilimle beraber Türk vatandaşlarının “KKTC” vatandaşı olarak siyasi haklara sahip olduklarını ve bu durumun Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesine yapılan açık bir müdahale olduğunun altını çizdi.
Kızılyürek Komisyon’a yönlendirdiği soru önergesinde, Türkiye Cumhuriyeti ve alt yönetiminin eylemleri, Kıbrıs’ın kuzeyini (ki AB toprağıdır) Türkiye’nin arka bahçesine dönüştürdüğünü ve tek gerçekçi çözüm olan iki bölgeli, iki toplumlu federasyon temelinde ülkenin yeniden birleşmesi perspektifini yok etmeyi amaçladığını belirtti.
27 Mayıs Kızılyürek : AB’nin Kıbrıslı Türkleri Türkiye’nin insafına bırakmaması gerekir
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek, Kutlu Adalı cinayetini Avrupa Birliği’nin gündemine taşıdı. Türkiye’nin Kıbrıs Türk toplumunun içişlerine müdahalelerinin uzun yıllardır devam ettiğini belirten Kızılyürek, Kıbrıs’ın kuzey kesiminin Türkiye’nin arka bahçesi haline geldiğinin altını çizdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, 12 Ekim 2005 tarihli kararında, Adalı cinayeti ile ilgili yeterli ve etkili bir soruşturma yürütmediği gerekçesiyle Türkiye’nin mahkum edildiğini belirten Kızılyürek, « Kıbrıslı Türkler cinayetin yeniden soruşturulmasını talep ediyorlar » dedi. Kızılyürek, ancak, Kıbrıs Türk polisinin doğrudan Türk Askerine bağlı olmasından dolayı bunun gerçekleşmesinin ihtimal dışı olduğunu belirtti ve Avrupa Komisyonu’na yönlendirdiği soru önergesinde Komisyon’un Avrupa Birliği vatandaşı Kıbrıslı Türklerin Türkiye’nin insafına bırakılmaması için ne gibi adımlar atacağını sordu.
Soru önergesinde geçtiğimiz hafta onaylanan Avrupa Parlamentosu raporuna da vurgu yapan Kızılyürek, raporda Kıbrıs Türk toplumunun demokratik güçleriyle ilişki kurulması çağrısına Avrupa Komisyonu’nun nasıl cevap vereceğini sordu.
12 Nisan İki toplumu yakınlaştırmak yönünde atılmış son derece önemli, sembolik bir adım!
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek, Yeşilhat Tüzüğü’ndeki değişiklik ve geleneksel olarak Kıbrıs’ta üretilen Χαλλοúμι/Hellim’in 1151/2012 Numaralı AB kalite yasası adı altında coğrafi tescilinin (PDO) Avrupa Komisyonu Komiserler Koleji’nde (College of Commissioners) onaylandığını açıkladı. Niyazi Kızılyürek’in kuzey ofisinden yapılan açıklamada, bu tescilin adadaki tüm üreticilerin Hellim veya Χαλλοúμι isimlerinin herhangi birini kullanarak Avrupa Pazarı için belirlenen kriterlerde üretim yapacağı ve Avrupa Pazarında yer alacak Hellimin sadece Kıbrıs adasında üretilebileceği anlamına geldiği belirtildi. Bunun Avrupa Komisyonu sözcüsü Miriam Garcia Ferrer’in de belirttiği gibi iki toplumu yakınlaştırmak yönünde atılmış son derece önemli, sembolik bir adım olduğunun altının çizildiği açıklamada, 16 Temmuz 2015 tarihli Akıncı-Anastasiadis mutabakatı gereğince, Hellimin Yeşilhattın her iki tarafında da bu kriterleri sağlayıp sağlamadığına karar verecek bağımsız bir kurum olan Bureau Veritas’ın görevlendirildiği, denetimlerin yapılabilmesine fırsat verilmesi için PDO’nun 1 Ekim 2021 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtildi.
6 Nisan AP Üyesi Niyazi Kızılyürek Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği’ni Ziyaret Etti
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği’ni ziyaret ederek Birlik Başkanı Mustafa Naimoğulları ve Yönetim Kurulu üyeleri ile bir araya geldi. Hellim’in coğrafi tescili ile ilgili bilgi verdi ve hayvan üreticilerinin sorularını yanıtladı. Hellimin tescili ile Yeşilhat Tüzüğü’ndeki değişikliğin eşzamanlı olmasının önemli olduğunu, bunun için Avrupa Komisyonu’nun ciddi çaba harcadığını anlatan Kızılyürek tescilin Ekim ayında uygulamaya gireceğini bu tarihe kadar hazırlıklarını tamamlayan üreticinin pazara Kıbrıslı Rum üretici ile birlikte girme şansı olduğunu söyledi. Yeşilhat Tüzüğü’nde yaşanan sorunların farkındayız diyen Kızılyürek, Komisyon’a bu konuda bir soru önergesi sunduğunu ve bu konunun takipçisi olduğunu ve olmaya da devam edeceğini belirtti. Avrupa Parlamentosu Üyesi Kızılyürek sözlerine şöyle devam etti: “Hellim konusunda Yeşilhat Ticareti açısından herhangi bir sıkıntı yaşandığı durumda bunu çözmek için gerekli girişimlerde bulunacağım, sizi temin ederim. Sorunlar çıkabilir, çıkacaktır da, biz bu sorunlara karşı hazırlıklı olacağız ve çözüm üretmek için iyi niyetle çalışacağız. Ayrıca, AB yasalarının uygulanmasını sağlamak Komisyonun görevidir. Terslik olursa, Komisyona başvurabiliriz. Kıbrıslı Üreticinin önünde büyük bir fırsat penceresi açılmıştır, yeşilhattın her iki tarafındaki üreticiler bu fırsatı birlikte değerlendirerek daha çok kazanabilirler. 450 milyon kişilik bir Pazar hepimize yeterlidir. Hellim Kıbrıs coğrafyasının ürünüdür, yüksek standartta üreteceğimiz ürünümüzü birlikte pazarlayabilir, doğru pazarlama stratejileri kullanarak Hellimi Avrupa Pazarı’nda özel bir statüde konumlandırabiliriz. Üretici Kooperatifleri kuralım, hellimi iki dilde, birlikte pazarlayalım, işbirliği yaparak Kıbrıslılar olarak beraber kazanalım.”
25 Mart Kızılyürek: Hellim’in Avrupa Pazarı’na girmesi önünde duranlar üreticilere ve topluma zarar veriyor
Hellim/Hallouminin coğrafi tescili için ilk başvuru 2006 yılının sonunda yapıldı. Uzun mülahazalardan sonra, 17 Temmuz 2014 tarihinde Avrupa Komisyonu geleneksel olarak Kıbrıs’ta üretilen Χαλλουμι/Hellim’in 1151/2012 Numaralı AB kalite yasası adı altında coğrafi tescilinin (PDO) yapılması başvurusunu dosyaladı. Bu tescil, adadaki tüm üreticileri ve tescilin Türkçe ve Yunanca olarak yapılmasını kapsamaktadır. Komisyon yaptığı incelemenin ardından geleneksel üretim kriterlerini belirlemiş ve sadece bu kriterlerde üretilecek ürüne bu ismin verilebileceği sonucuna varmıştır. Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker öncülüğünde varılan 16 Temmuz 2015 tarihli Akıncı-Anastasiadis mutabakatı gereğince, üretilen hellimin bu kriterleri sağlayıp sağlamadığına karar verecek ve yeşilhattın her iki tarafında da denetim yapabilecek bağımsız bir kurum olan Bureau Veritas görevlendirilmiştir. Burada açıkça belirtmek isterim ki, bu görevlendirmeyi resmi olarak Kıbrıs Cumhuriyeti yapmıştır. 2015 yılında yapılan bu anlaşma hâlâ geçerlidir. Bu mutabakata ek olarak, Avrupa Komisyonu Avrupa Pazarı’nın şart koştuğu sağlık ve gıda güvenliği koşullarını denetleyecek ve Bureau Veritas ile aynı özelliklere sahip olacak ikinci bir bağımsız kurum atanmasını önermiştir. Bureau Veritas’ta olduğu gibi, bu atamayı da AB üyesi olduğu için Kıbrıs Cumhuriyeti yapacaktır. 26 Mart Cuma günü bu koşulların oylanarak Hellimin tescilinin tamamlanması beklenmektedir. Bu oylama Avrupa Komisyonu’nun iki önerisini içermektedir:
1. Avrupa Pazarına girecek Hellim’in Hellim/Halloumi isimlerinden birini veya istenirse ikisini de kullanarak sadece Kıbrıs’ta üretilebilmesi, başka bir ülkede yapılan üretimlerde bu isimlerin kullanılamaması. Bu isimlerin kullanılabilmesi için üretilecek hellimin ise belirli kriterlere uyması.
2. AB sağlık ve güvenlik standartlarında üretilmiş ürünlerin kuzeyden güneye geçmesini sağlayacak düzenlemelerin Yeşilhat Tüzüğü’nde yapılması ve böylelikle kuzeyde üretilen hellimin de yeşilhat üzerinden Avrupa Pazarına girmesi. Bu iki öneri eşzamanlı olarak onaylanacaktır. Süt ve hellim üreticileriyle temsilcim Derya Beyatlı aracılığı ile yaptığım temaslarda üreticilerin Avrupa Pazarı’na girme yönünde istekli olduklarını ve heyecan duyduklarını, hatta gerekli hazırlıkları yapma girişimlerine başladıklarını mutlulukla gözlemliyorum. Toplumun %22’sini direk olarak etkileyen Hellim sektörünün Avrupa’ya açılması, yapısal sorunlarla boğuşan ve pandemi nedeniyle daha da kötüleşen ekonomiye soluk aldıracaktır. Bugün Hellim ile başlayan ticaret, ilerde diğer et ve süt ürünlerine de genişleyebilecektir. Yeşilhat tüzüğünün uygulanmasında Kıbrıs Rum otoritelerinin zaman zaman sorun çıkardığının farkındayım. Bu konuyu bir mektupla Komisyon’un gündemine getirmiş bulunuyorum. Komisyon, AB yasalarının uygulanmasını sağlamakla yükümlüdür. Dolayısıyla olası engelleri ortadan kaldırmak Komisyon’un görevidir. Bu tarihi kararın önünde ayakları yere basmayan siyasi gerekçelerle durmaya çalışanlar veya kamuoyunu yalan-yanlış bilgilerle yanıltmaya uğraşanların özelde Kıbrıslı Türk üreticelere, genelde de Kıbrıs Türk toplumunun çıkarlarına zarar verdiklerini kamuoyuna duyurmayı görev bilirim!
17 Mart Denetimler Uluslararası Bağımsız Kurumlar tarafından yapılacaktır
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek’in, Hellim’in Avrupa Pazarına girmesi yönünde yakalanan tarihi fırsatı ayrıntıları ile anlatmak ve bu fırsatı nasıl değerlendirebileceklerini tartışmak üzere üreticiler ile başlattığı danışma süreci devam ediyor. Kızılyürek’in kuzey ofisinden yapılan açıklamaya göre Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı coğrafi tescil Hellim/Halloumi isimlerini içeriyor ve kuzeyde üretilen Hellimin de Avrupa Pazarı’na girebilmesini öngörüyor. Buna fırsat tanıyabilmek için eş zamanlı olarak Yeşilhat Tüzüğü’nde yapılacak değişiklik ile Hellim Yeşilhat üzerinden satılabilecek. Kararın Nisan ayında yürürlüğe girmesini bekliyoruz denilen açıklamada bu kararın mevcut ihracaatımızın üçte birini oluşturan ve 50,000 kişinin geçimini sağlayan Hellim sektörü açısından çok önemli bir kazanım olduğunun yeniden altı çizildi.
12 Mart Büyük Düşünelim
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek, Hellim’in Avrupa Pazarına girmesi yönünde yakalanan tarihi fırsatı ayrıntıları ile anlatmak ve bu fırsatı nasıl değerlendirebileceklerini tartışmak üzere üreticiler ile danışma süreci başlattı. Kızılyürek’in kuzey temsilcisi Derya Beyatlı tarafından yapılan açıklamaya göre Yeşilhat üzerinden geçişi yasak olan et ve süt ürünlerinde bir istisna yapılıp Hellim’in Avrupa Pazarı’na girebilmesinin önünün açılması çok yakın. Yasal sürecin bir iki ay içerisinde tamamlanmasını bekliyoruz diyen Beyatlı bu fırsatı hemen değerlendirmek adına üreticiler ile danışma süreci başlattıklarını belirtti. Avrupa Pazarı’nın yüksek kalite standartları olduğunu belirten Beyatlı bir hazırlık sürecine ihtiyacımız olacak ancak üretici bu yatırımının karşılığını bir kaç yıl içerisinde almaya başlayabilecek dedi. Beyatlı Ortadoğu Pazarı’nda ortalama 3.5 Euro’ya müşteri bulan Hellim’in Avrupa Pazarında ortalama 6.5 Euro’ya müşteri bulabileceğini belirtti. ‘Büyük Düşünelim, 450 Milyon kişiden oluşan bir Pazara avantajlı konumda girme fırsatımız var, bunu iyi değerlendirmeliyiz’.
8 Mart Kızılyürek: Dikkat! Hellimde Tarihi Fırsatı Kaçırabiliriz
Yoğun çabalar sonucu Hellim’in yeşilhat üzerinden Avrupa Pazarına girmesi yönünde son noktaya gelmiş durumdayız. Hellimin 450 Milyonluk Avrupa Pazarına girebilmesi için gerekli hazırlıklar tamamlanmak üzeredir. Bu aşamada Kıbrıslı Türk üreticilerin Avrupa Pazarının yüksek kalite ve hijyen standartlarını sağlayabilmeleri için yatırım yapmaları, üretim süreçlerini geliştirmeleri gerekli olacaktır. Avrupa Komisyonu bu konuda üstüne düşeni yapmaya hazırdır. İki yıl içerisinde bu meşakatli süreç meyvelerini vermeye başlayacak ve üreteceğimiz yüksek kalite hellim Avrupa Pazarında hak ettiği değeri bulacaktır. Süt Ürünleri ve Narenciye toplam ticaretimizin %80’ini oluşturmaktadır. Her iki sektörde de çok ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Sübvansiyonlar, ihracat destekleri, navlun ücreti iadeleri ve üretici katkılarına rağmen narenciyede istediğimizi alamadığımız gibi, süt ve hayvan üreticisi de emeğinin karşılığını alamıyor. Türk lirasının devalüasyonu sonucu, üretici sorunları katlanarak büyümeye devam ediyor. Bu sorunlarla boğuşan toplam icraatımızın %35’ini oluşturan Hellim sektörü ve Kıbrıs Türk Hellim üreticisi, Hellimi Ortadoğu Pazarına kilosu ortalama 3.51 Euroya satarken Avrupa Pazarında ortalama 6.50 Euro’ya müşteri bulabilecektir. Bu da süt ve Hellim üreticisinin gelir desteğini, navlun ödemelerini aylarca beklemek yerine, emeğinin karşılığını doğrudan alması demektir. İhracaatın artması, ekonomik krizin yaralarını sarmaya başlamamız demektir. Toplum olarak ayaklarımızın üzerinde durmaya doğru yol almamız demektir. Zaman daralıyor. Hellimin coğrafi tescili sürecinde son noktaya gelindi. Bu süreç bir iki ay içerisinde tamamlanacaktır. Kıbrıslı Türk üreticinin önünde şu an 260 Milyon Euro tutarında olan ve önümüzdeki yıllarda yükselmesi beklenen Hellim pazarında yer edinmek için bulunmaz bir fırsat vardır. Vurgulamakta yarar görüyorum: Hellimin coğrafi tescili bu ürünün sadece Kıbrıs adasında üretilmesini zorunlu kılacak ve bu da Kıbrıslı Türk üreticilere büyük bir fırsat sunacaktır. Bu fırsatı, “iki devlet” ve “ayrı egemenlik” diyerek feda etmeye hazırlananlar, Kıbrıs Türk toplumuna büyük haksızlık yapmaktadırlar. Kamuoyunu ve üretici sektörleri haklarına sahip çıkmaya davet eder, Avrupa Yurttaşı Kıbrıslı Türklerin meşru haklarını koruma iradesi taşıyan bir Avrupa Parlamentosu üyesi olarak, Kıbrıs Türk hayvan, süt ve peynir üreticilerinin haklarının takipçisi olacağımı duyururum.
24 Şubat Hellim’in Avrupa Pazarı’na girmesi için tarihi fırsat
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek hellimin coğrafik kaydının yapılması konusunda uzlaşının hazır olduğunu ve Avrupa Komisyonu’nun Yeşilhat Tüzüğü’nde bir değişikliğe giderek Kıbrıslı Türk üreticilerin de bu tescili alabilmesine imkân sağlamaya ve kalite ve hijyen standartlarını artırmalarına destek olmaya hazırlandığını kaydetti. Kıbrıslı Türk üreticinin üreteceği yüksek kalite hellimin Avrupa Pazarı’na girebilmesi için tarihi bir fırsat yakalandığını belirten Kızılyürek, şimdi hellim ile başlayan sürecin ilerde diğer et ve süt ürünlerine genişletilebileceğinin altını çizdi. Kızılyürek’in kuzey ofisi tarafından yapılan açıklama şöyle:
Hellim üretiminin coğrafik tescilinin yapılmasının gündemde olduğu bu günlerde Avrupa Komisyonu Yeşilhat Tüzüğü’nde yeni bir değişikliğe giderek Kıbrıslı Türk üreticilerin de bu coğrafi tescili alabilmesi ve Avrupa Pazarı’na girebilmesi için gerekli standartları yerine getirmesine destek olmaya hazırlanıyor. Bu Kıbrıslı Türk üreticinin üretim kalitesini artırması ve üreteceği yüksek kalite hellimin Avrupa Pazarı’nda satılması anlamına geliyor. Hellimin coğrafi tescili bu ürünün sadece Kıbrıs adasında olmasını zorunlu kılacak ve bu Kıbrıslı Türk üreticilere büyük bir fırsat sunacak. Hellim ile başlayacak süt ürünlerinin Avrupa’ya satılabilmesi, AB’nin sağlayacağı destek ile diğer et ve süt ürünlerinin de standartlarını artırması ile genişleyecektir. Avrupa’ya hellimin girmesini başka peynir türleri takip edecektir. Avrupa Yurttaşı Kıbrıslı Türklerin haklarını gerek ekonomik, gerek siyasi anlamda koruma sorumluluğu olduğunu Avrupa Komisyonu’na sık sık hatırlatan bir Avrupa Parlamentosu üyesi olarak, Kıbrıs Türk hayvan, süt ve peynir üreticilerinin haklarının korunması açısından da girişimlerde bulunmaktayım. Kıbrıslı Türk üreticilerin hellimlerinin Avrupa piyasasına ulaşabilmesi mümkündür. Bu konunun takipçisi olacağım.
7 Ocak Borrell’den Kızılyürek’e, çözüme yönelik müzakereler derhal başlasın.
Avrupa Birliği Dışilişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 7 Avrupa Parlamentosu üyesinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Türkiye’nin müdahalesini dile getirdiği mektubuna verdiği cevapta ‘Kıbrıs’taki son gelişmeler ile ilgili endişenizi paylaşıyorum’ ifadesini kullandı. Niyazi Kızılyürek’in öncülüğünde, Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Dimitris Papadimoulis, Avrupa Parlamentosu Sol Grubu Eş Başkanları Manon Aubry ve Martin Schirdewan ve Sosyalist ve Demokratlar Grubu Başkan Yardımcısı, eski Türkiye Raportörü Kati Piri’nin de aralarında bulunduğu 7 milletvekili 18 Kasım 2020 tarihli mektuplarında Türkiye’nin Kıbrıs Türk meselelerine benzeri görülmemiş bir şekilde müdahalede bulunduğu uyarısında bulunmuşlar ve Avrupa Birliği’nden Kıbrıs Türk toplumunun varlığını sürdürebilmesi yönünde yardım talep etmişlerdi. AP üyeleri Borrell’e gönderdikleri mektupta; ‘Bu müdahalelerin sonucunda Kıbrıs Sorununa BM parametreleri doğrultusunda, iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyona dayalı çözüm arayışlarını açıkça reddeden, Türkiye’nin desteklediği aday seçimi kazanmıştır. Seçim Kampanyası boyunca Türkiye BM Güvenlik Konseyi Kararlarına karşı gelerek Kapalı Maraş’ın kıyı şeridinin açılmasına kadar vardırılan çeşitli şekillerde müdahalelerde bulunmuştur’ ifadelerini kullanmışlardı.
Kıbrıslı Türklerin Avrupa yurttaşı olduğu belirtilen mektupta, Avrupa Birliği’ne Türkiye’nin Kıbrıs Türk toplumunun içişlerine müdahalesini durdurması için gelen her şeyi yapması çağrısında bulunulmuştu.
AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise cevap mektubunda 13 ve 15 Ekim tarihlerinde konu ile ilgili yaptığı açıklamalara atıfta bulunarak Avrupa Birliği’nin BM Güvenlik Konseyi kararlarına saygı duyulması ve Maraş ile ilgili son atılan adımların geriye alınması yönündeki duruşunu tekrarladı ve Türkiye’nin sorumlu davranarak müzakerelerin yeniden başlaması yönünde yapıcı adımlar atmasının elzem olduğunu yeniden vurguladı. ‘Bu vesile ile Avrupa Birliği’nin, BM çatısı altında, BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve Avrupa Birliği ilkelerine uygun bir çözüm bulunmasına yönelik müzakerelerin derhal yeniden başlaması yönündeki kararlılığını dile getirmeme izin verin’ çarpıcı ifadesine yer veren Borrell, Türkiye’den de aynı şeyi beklediklerini vurguladı.
2020 Yılı
16 Aralık Kızılyürek: Bu büyük hatayı düzeltmeleri için bütün AB Kurumlarına çağrıda bulunuyorum
Brüksel’de toplanan Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda konuşan Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek, Türkçe’nin AB dili olmamasının Kıbrıslı Türklere karşı yapılan bir ayrımcılık olduğunu bir kez daha dile getirdi. Bu büyük hatayı düzeltmeleri için bütün AB Kurumlarına çağrıda bulunan Kızılyürek; ‘Türkçenin AB dili olmaması Kıbrıslı Türklere karşı bir ayrımcılık olduğu kadar, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi yönündeki çabalara da yardımcı olmamaktadır’ dedi. Azınlık dilleri ve dil çeşitliliği konusunda Avrupa Yurttaş İnisiyatifi çerçevesinde 1.3 milyon imza toplanarak Avrupa Parlamentosu Genel Kuruluna gelen ‘Azınlık güvenlik paketi’ni ve Avrupa Parlamentosu’nun bu konudaki karar tasarısını desteklediğini belirten Kızılyürek, bu vesileyle Türkçe’nin AB dili olması için tüm AB Kurumlarına çağrıda bulundu. Tartışma sırasında söz alan tüm Avrupa Parlamentosu Üyeleri anadillerinde konuşurken, Genel Kurula İngilizce hitap etmek zorunda kalan Kızılyürek, ‘Türkçenin bir AB üyesi ülkenin resmi dili olmasına rağmen, Türkçe konuşan bir Kıbrıslı olarak, Avrupa Parlamentosu’nda muhtemelen anadilinde konuşamayan tek Parlamenter benim.’ sözleri ile Türkçe’nin AB dili olmamasının Türkçe konuşan Kıbrıslılara yaptığı ayrımcılığı yeniden Avrupa Parlamentosu’nun gündemine taşıdı. Kızılyürek 10 Aralık İnsan Hakları gününde ise 33 örgütün desteği ile bir basın toplantısı düzenlemiş ve Türkçe konuşan Avrupa Yurttaşlarına yapılan dil bazlı ayrımcılığa dikkat çekmiş ve Avrupa Parlamentosu’nda temsilcisi Derya Beyatlı tarafından Türkçe’nin AB dili olması için başlatılan imza kampanyasına tüm Kıbrıslı Türklerin imza atması çağrısında bulunmuştu.
10 Aralık Türkçe Avrupa Birliği Dili olmalıdır!
Avrupa Birliği’nin Temel Haklar Şartnamesinin 21. Maddesi: ‘Cinsiyet, ırk, dil, din, renk, etnik ve sosyal köken, genetik özellikler, inanç, siyasi veya diğer herhangi bir görüş, ulusal azınlık, mülkiyet, doğum, engellilik, yaş, cinsel yönelime dayalı herhangi bir ayrımcılık yasaktır.’ Avrupa Birliği dil bazında ayrımcılığı yasaklarken bunu kendi yurttaşı Kıbrıslı Türklere yine kendisi uyguluyor. Bu ayrımcılığa son vermek için Avrupa Parlamentosu’nda bir imza kampanyası başlattık. Bu kampanyaya tüm Kıbrıslı Türklerin ve bu küçücük evimizde yaşadığımız ayrımcılığı doğru bulmayan tüm Avrupa Yurttaşlarının destek vermesini bekliyoruz.
Bu imza kampanyasını İnsan Hakları gününde 33 örgüt ile birlikte açıklıyor olmamızın ayrı bir önemi var. Bu örgütlere bugün burada oldukları ve bu mücadelede yanımızda durdukları için ayrı ayrı teşekkür ederim. Türkçenin AB dili olması Kıbrıslı Türklere karşı yapılan bu ayrımcılığı sona erdirecek ve kendini Avrupa ailesine ait gören ancak bir türlü bu ailenin bir parçası haline gelemeyen Kıbrıs Türk toplumunu Avrupa Birliği’ne, Avrupa Birliği’ni Kıbrıs Türk toplumuna yakınlaştıracaktır. Önümüzdeki yıl İnsan Hakları gününde bu ayıbın kalkmasını kutluyor olacağımızı umut ediyorum.
13 Kasım Türkçe AB resmi dili olmalıdır
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek Türkçe’nin Avrupa Birliği’nin resmi dilleri arasına girmesi için yürüttüğü girişimlere bir yenisini ekledi. Kızılyürek, Avrupa Komisyonu ve AB Konseyi’ne yönelik girişimlerinin ardından Türkçe dilinin Avrupa Birliği dili olması yönünde kuzey Kıbrıs ofisi aracılığı ile Avrupa Parlamentosu’nda bir imza kampanyası başlattı. Avrupa Yurttaş İnisiyatifi çerçevesinde Niyazi Kızılyürek’in temsilcisi Derya Beyatlı tarafından açılan imza kampanyası, AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dili olan Türkçe dilinin AB resmi dili olmamasının Avrupa Yurttaşı Kıbrıslı Türklere karşı dile dayalı bir ayrımcılık yarattığına işaret ediyor. Avrupa Parlamentosu üyesi Niyazi Kızılyürek tüm Kıbrıslı Türkleri aşağıdaki web adresindeki online imza kampanyasını desteklemeye davet ediyor: https://www.europarl.europa.eu/petitions/en/petition/content/0754%252F2020/html/Petition-No-0754%252F2020-by-Derya-Beyatli-%2528Cypriot%2529-on-the-discrimination-of-Turkish-speaking-Cypriots-as-EU-citizens
15 Ekim Avrupa Birleşik Sol (GUE/NGL) Parlamenter Grubunun seçimler ile ilgili basın açıklaması
Avrupa Parlamentosu Birleşik Sol (European United Left/Nordic Green Left) Grubu bugün yayınladığı bir basın bildirisiyle Türkiye’nin, Kıbrıs Türk Liderinin seçileceği seçimlere yaptığı müdahaleyi kınadı ve Türkiye’ye ikinci tur öncesi bu müdahalelerden vazgeçmesi ve Kıbrıs Türk toplumunun siyasi iradesine saygı göstermesi çağrısında bulundu. Türkiye’nin son birkaç ay içerisinde Kıbrıs Türk toplumunun içişlerine benzeri görülmemiş müdahalelerde bulunduğunu belirten Grup, seçim sürecinde bu müdahalelerin ciddi oranda arttığının altını çizdi. Türkiye’nin kurumsal olarak tüm imkanlarını Mustafa Akıncı’nın bu kritik seçimi kaybetmesi için kullanmaya devam ettiğinin vurgulandığı bildiride, Avrupa Birleşik Sol Grubu Türkiye’ye Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesine saygı göstermesi çağrısını yaptı.
14 Ekim Kızılyürek: “Kıbrıs Türk toplumunun hak ve özgürlüklerini korumak için ne gibi önlemler alacaksınız?”
Avrupa Parlamentosu üyesi Niyazi Kızılyürek 18 Ekim Pazar günü gerçekleşecek ikinci tur seçim öncesi Αvrupa Komisyonu ve AB Konseyi’ne gönderdiği birer soru önergesi ile Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyindeki seçimlere yapmaya devam ettiği müdahaleleri eleştirerek Avrupa Komisyonu ve AB Konseyi’nin bu yönde ne gibi önlemler almayı öngördüklerini sordu. Türkiye’nin Kıbrıs Türk toplumunun içişlerine giderek artan bir şekilde müdahalelerde bulunduğunu kaydeden Kızılyürek, son olarak 11 Ekim Pazar günü gerçekleştirilen seçimlere Türkiye’nin açıkça müdahale ettiğini belirtti. Bunun Kıbrıs Türk toplumunun iradesine ve demokrasisine büyük zarar verdiğinin altını çizen Kızılyürek, bu müdahalelerin ikinci tura yönelik devam etmesinden duyduğu endişeyi de dile getirdi. Kıbrıslı Türklerin Avrupa Birliği yurttaşı olduğunu hatırlatan Niyazi Kızılyürek, Kıbrıs Türk toplumunun iradesine yapılan müdahaleler karşısında Avrupa Komisyonu ve AB Konseyine yönelttiği soru önergeleriyle AB’nin ne gibi önlemler alacağını sordu.
24 Eylül Kıbrıs Sorununun Çözümü Anahtardır
Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Dimitris Papadimulis ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek 1-2 Ekim tarihinde gerçekleşecek Avrupa Konseyi öncesi Türkiye ve Yunanistan arasındaki anlaşmazlıkların Avrupa Birliği tarafından da defalarca kınanan yapay gerilimlerden, krizlerden ve tehditlerden uzak, uluslararası hukuk çerçevesinde diyalog yoluyla çözülmesi çağrısında bulundu. Ortak bir bildiri yayınlayan iki AP üyesi, Yunanistan ile Türkiye arasındaki tehlikeli gerilim ve Türkiye’nin bölgedeki hukuk dışı hareketlerinin Kıbrıs’taki statükonun devamının sadece sürdürülemez değil, aynı zamanda çok da tehlikeli olduğunun bir kez daha kanıtlandığını ifade etti. Kıbrıs Sorununun Türk-Yunan ilişkileri üzerinde olumsuz ve belirleyici bir etkisi olduğu ve çözümünün Türk-Yunan ilişkilerinde gerilimin kalıcı bir şekilde azalması ve iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin yanında, daha geniş Doğu Akdeniz bölgesine istikrar ve barış gelmesi için anahtar oluşturduğunun altının çizildiği açıklamada, acilen Kıbrıs Sorununun Birleşmiş Milletler kararları temelinde hızlı bir çözüme kavuşturulması ve adada siyasi eşitliğe dayalı, tek vatandaşlık, tek egemenlik ve tek uluslararası kimliği olan İki Bölgeli İki Toplumlu Federal bir Devlet’in kurulması çağrısı yapıldı.
14 Temmuz Kızılyürek Avrupa’dan mali destek arayışlarına devam ediyor
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek Kıbrıs Türk toplumu için Avrupa’dan mali destek arayışlarına devam ediyor. Kızılyürek, Avrupa Komisyonu’na 2 Nisan tarihinde verdiği yazılı soru önergesinin ardından, Avrupa Komisyonu’nun Kıbrıslı Türklere yardım eli uzatmasının aciliyetine yeniden dikkat çekmek amacı ile Komisyon’a yazdığı mektupta, Avrupa ailesinin COVID-19 krizini ancak birbirlerini destekleyerek atlatabileceğini dile getirdi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e hitaben kaleme aldığı mektupta, Kıbrıs’ın özellikle de Kıbrıslı Türklerin Korona Virüsü ile mücadele etmekte büyük zorluklar yaşadığının altını çizen Kızılyürek, COVID-19 salgını nedeniyle Kıbrıs Türk işletmelerinin %80’nin kapalı durumunda bulunduğunu ve bundan dolayı Kıbrıs Türk ekonomisinin hemen hemen durmuş olduğunu belirtti. Aktiviteleri durdurulan çoğu küçük işletmenin hızla iflas noktasına sürüklendiğini ifade eden AP üyesi Kızılyürek ekonomistlerin büyük bir mali kriz tahmininde bulunduğuna işaret etti. Kıbrıs Türk toplumunun böylesi bir ekonomik kriz ile başa çıkabilecek mali araçlardan yoksun olduğunu hatırlatan Kızılyürek, Avrupa Komisyonu Başkanı’na insanlık dramına dönüşebilecek bir kriz hızla yaklaşıyor uyarısında bulundu. AB müktesebatının kuzeyde askıda olması nedeni ile AB yurttaşı olan Kıbrıslı Türklerin Avrupa Birliği fonlarından direk olarak faydalanamadıklarını hatırlatan Avrupa Parlamentosu Üyesi Kızılyürek, Avrupa Komisyonu’nun acil bir ekonomik ve sosyal yardım paketi hazırlamasının Kıbrıslı Türklerin bu zor günleri atlatabilmesi için elzem olduğunu belirtti. Avrupa Birliği ailesi için önemli bir meblağ olmayan 30 Milyon Euro’luk bir acil yardım paketinin küçük bir toplum olan Kıbrıs Türk toplumunun bu krizin yarattığı yaraları sarabileceğine işaret eden Kızılyürek, Avrupa Komisyonu’na zaman birlik olmak zamanıdır çağrısı yaptı.
27 Mayıs Kızılyürek: Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıs’ta birleşmeyi ve iki toplumun barış içerisinde birlikte yaşamasını isteyen Federalist bir Avrupalı olarak yer alıyorum
26 Mayıs 2019’da, tarihte ilk kez Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar ortak bir siyasi başarıya imza atarak Araştırmacı, Akademisyen Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek’i Avrupa Parlamentosu’na seçmiş, Prof. Kızılyürek ilk Kıbrıslı Türk Avrupa Parlamentosu Üyesi olarak tarihe geçmişti. AP Üyesi Kızılyürek Avrupa Parlamentosu’ndaki ilk Kıbrıslı Türk olarak deneyimlerini paylaşmak üzere bir basın toplantısı düzenleyerek; iki toplumu birbirine yakınlaştırmak, AB’yi Kıbrıslı Türklere, Kıbrıslı Türkleri AB’ye yakınlaştırmak ve İnsan Hakları, Demokrasi ve Adalet mücadelesi vermek olarak belirlediği üç öncelik altında bugüne dek yaptığı çalışmaları anlattı. Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıs’ta birleşmeyi ve iki toplumun barış içerisinde birlikte yaşamasını isteyen Federalist bir Avrupalı olarak yer aldığını, AP’de İnsan Hakları, Demokrasi, Eşitlik ve Adalet mücadelesi vermeye devam edeceğini vurguladı.
3 Nisan Kızılyürek: Dört geçiş noktasının kapanmasına karşı Avrupa Komisyonu’nun tavrı ne olacak?
Avrupa Parlamentosu üyesi Niyazi Kızılyürek Yeşilhat Tüzüğü’nün uygulanmasından sorumlu Avrupa Komisyonu’na yazılı bir soru önergesi gönderdi. Soru önergesinde Kızılyürek, İki Toplumlu Sağlık Komitesi’nin böyle bir kararı olmamasına karşılık, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek başına bir karar alarak, derhal dört kapının kapanması uygulamasına gitmesinin Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında kızgınlık yarattığını belirtti. Yeşilhat tüzüğünde geçiş noktalarının belirtildiğinin altını çizen Niyazi Kızılyürek, tüzükte yapılan yurttaşların hayatlarını zorlayan ve Yeşilhat Tüzüğü’nün ruhuna aykırı olan bu tek taraflı değişikliğe karşı Avrupa Komisyonu’nu alacağı tavrı açıklamaya davet etti.
3 Nisan Kızılyürek: Avrupa Birliği Kıbrıs’ın, özellikle Kıbrıslı Türklerin Korona Virüsü ile mücadelesini desteklemelidir.
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek Avrupa Komisyonu’na yazılı bir soru önergesi vererek Kıbrıs’ın, özellikle de Kıbrıslı Türklerin Korona Virüsü ile mücadele etmekte büyük zorluklar yaşadığını belirtti ve acil yardım talep etti. Avrupa Komisyonu’nun Kıbrıslı Türklerin acil sağlık ihtiyaçlarını karşılamak üzere süratle 5 milyon Euro’luk bir kaynak ayırmasını memnuniyet ile karşıladığını belirten Kızılyürek bunun yeterli olmadığının Kıbrıs Türk toplumunun çok acil başka ihtiyaçları da olduğunun altını çizdi. Niyazi Kızılyürek, Avrupa Komisyonu’na 2 Nisan tarihinde yönelttiği ivedi soru önergesinde Kıbrıs Türk ekonomisinin çoğunlukla Turizm ve Yüksek Öğrenime dayalı bir hizmetler ekonomisi olduğunu belirtti. Soru önergesinde COVİD-19 Pandemisi nedeni ile adaya uçuşların durduğunu ve öğrencilerin kendilerinin de ekonomik sıkıntılar yaşamaya başladığını vurgulayan Kızılyürek, kapalı bulunan küçük işletmelerin iflas noktasında olduğunu, bundan etkilenecek 30,000 civarında kişi için çok ciddi mali sıkıntıların da hemen kapının ardında olduğunu kaydetti. Büyük ölçüde Türkiye’ye bağımlı ve Türkiye kontrolünde olan Kıbrıs’ın kuzey kesiminin bu mali krizi yönetecek mali araçlardan yoksun olduğunu hatırlatan Kızılyürek, Avrupa Komisyonu’ndan Avrupa Birliği üyesi olan Kıbrıs ve AB yurttaşı olan Kıbrıslı Türkler için Korona Virüsü ile mücadele yönünde acil yardım talep etti. Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek bu krizi iki toplumun ancak Avrupa Birliği’nin desteği ile birlikte aşabileceğini yeniden hatırlattı ve böyle zamanlarda iş birliğinin daha da önem kazandığını belirtti.
4 Mart Kızılyürek ve Yeorgiou : Dört geçiş noktasının kapanmasını Avrupa Komisyonu’nun gündemine taşıdı
Avrupa Parlamentosu üyeleri Niyazi Kızılyürek ve Yorgos Yeorgiou, Yeşil Hat Tüzüğü’nün uygulanmasından sorumlu Avrupa Komisyonu’na yazılı bir soru önergesi gönderdi. Soru önergesinde, İki Toplumlu Sağlık Komitesi’nin böyle bir kararı olmamasına karşılık, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek başına bir karar alarak, derhal dört kapının kapanması uygulamasına gitmesinin Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında öfkeye yol açtığı belirttildi. Yeşilhat tüzüğünde geçiş koşullarının belirtildiğinin altını çizen Kızılyürek ile Yorgos , yurttaşların hayatlarını zorlayan ve Yeşil Hat Tüzüğü’nün ruhuna aykırı olan bu tek taraflı değişikliğe karşı Avrupa Komisyonu’nu alacağı tavrı açıklamaya davet etti.
30 Ocak Kızılyürek: Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti Yeşil Hat Tüzüğü’nün uygulamasında sıkıntılar yaratıyor
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek, Avrupa Komisyonu’na yönelttiği yazılı soru ile Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin Yeşil Hat Tüzüğü’nün uygulamasında sıkıntılar yarattığını ve bunun ticaret hacminin gelişmesini olumsuz yönde etkilediğini belirtti. Kıbrıslı Türk üreticilerin hayvansal olmayan işlenmiş ürünlerin geçişlerinde zorluklar yaşadıkları yönünde şikâyetlerini dile getiren Kızılyürek, ayrıca 7.5 ton üzerindeki araçların geçişine izin vermeyerek, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Yeşil Hat Tüzüğü’nün tam anlamı ile uygulanması yönünde engel yarattığı iddiaları bulunduğunu belirtti. Bu engellerin Kıbrıslı Türk üreticiler üzerinde ekonomik yansımaları olduğunun altını çizen Niyazi Kızılyürek, Avrupa Komisyonu’na Yeşil Hat Tüzüğü’nün uygulanmasına ilişkin iddia edilen usulsüzlüklerin ve engellerin farkında olup olmadığını ve Yeşil Hat Tüzüğü’nün ayrımcılık yaratmayacak şekilde tam olarak uygulanması için Komisyon’un ne gibi önlemler almayı planladığını sordu.
21 Ocak “Türkiye’den yurttaşlık baskısı ve entegrasyon tehdidi var”
Avrupa Parlamenteri Niyazi Kızılyürek, Türkiye’nin, adanın kuzeyine yönelik “nüfus politikası ve ekonomik dayatmaları” olduğunu belirterek, Avrupa Komisyonu’na bu yönde soru önergesi verdi. Niyazi Kızılyürek soru önergesinde Türkiye’den Kıbrıs’a gelen Türkiyeli yerleşimcilerin vatandaş yapılmalarının son yıllarda arttığını ve Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesine ve ayrıca toplumun demografik yapısına müdahalede bulunulduğu görüşünü ortaya koydu. Türkiye’nin Kıbrıslı Türk makamlara “yurttaşlık baskısı” yapıldığı da belirtilen başvuruda, “Türkiye’nin adanın kuzeyinde adil rekabet olmaksızın ekonomik alanda varlığını güçlendirdiği” belirtildi. Dini öğelerin dayatıldığını da belirten Avrupa Parlamentosu Milletvekili Niyazi Kızılyürek, AB’nin en küçük toplumu olan Kıbrıslı Türk toplumunun entegrasyon tehdidi yaşadığını belirtti, “Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin oluşturucusu olarak Kıbrıslı Türk toplumunun kendi kimliği ve onuruyla yaşayabilmesi için Türkiye’nin bu uygulamalarına etkin bir şekilde karşı koyulabilmesine komisyonun nasıl katkıda bulunacağını” sordu.
29 Kasım Avrupa Birliği Konseyi’nden Kızılyürek’e cevap: Türkçe’nin Avrupa Dili olması meselesi gündemimize hiç gelmedi!
Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek, Avrupa Parlamentosu’nda çalışmaya başlaması ile birlikte ilk iş olarak Türkçe dilinin Avrupa Birliğinin resmi çalışma dilleri arasında yer alması için girişim başlattı. Konuyu Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda gündeme getiren Kızılyürek, Genel Kurul’daki ilk konuşmasına ‘Benim ana dilim Türkçe, milletvekili olduğum Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki resmi dilinden biri, ancak size bu dilde hitap edemiyorum, çünkü Türkçe Birliğin resmi dili değil’ sözleri ile başladı. Konuya derinlemesine eğilen AP Üyesi Kızılyürek, eş zamanlı olarak AB Konseyi’ne ve Avrupa Komisyonu’na yönlendirdiği yazılı soruda; Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in Avrupa Birliği Konseyi, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu’na mektubunda belirttiği gibi, Türkçenin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dillerinden biri olduğunu, 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ilk defa Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların oylarıyla bir Kıbrıslı Türk AP üyesi seçildiğini ve AB’nin Kıbrıslı Türk yurttaşlarının, anadilleri olan Türkçenin de AB’nin resmi dilleri arasına katılmasını sabırsızlıkla beklediğini vurgulamış ve sormuştu; ‘Türkçenin Avrupa resmi dilleri arasına katılmasını hızlandırmak için ne gibi adımlar atmayı planlıyorsunuz?’
AP Üyesi Niyazi Kızılyürek’in sorusunu yazılı olarak yanıtlayan Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Avrupa Birliği Lisanlarının AB Konseyi’nin yetkisinde olduğunu, AB Konseyi’nin oybirliği ile karar almasını gerektiren bu konuda, Komisyonu’nun söz sahibi olmadığını belirtti. Avrupa Birliği Konseyi ise Juncker’in cevabını doğruladı ve bu konunun Avrupa Birliği Konseyi’nin gündemine hiçbir zaman getirilmediğini açıkladı.
Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in 17 Şubat 2016 tarihli mektubuna Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını yürüten Hollanda Dışişleri Bakanı cevap vermiş ve Türkçe ile ilgili hazırlıkları Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti ve Avrupa Komisyonu ile konuşmaya hazır olduğunu belirtmişti. AB Konseyi’nin Kızılyürek’e verdiği cevaptan, bu hazırlıklara hiç başlanmamış olduğu ve konunun Konsey’in gündemine resmen getirilmediği ortaya çıkmıştır. Niyazi Kızılyürek, Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’ne Anayasa’da belirtilen iki resmi dilden biri olan Türkçe’nin Avrupa Birliği’nin dilleri arasında yer alması için harekete geçmesi ve konuyu AB Konseyi gündemine taşıması için çağrıda bulunur.