Kitap Yırtan Eğitim Bakanı!
Kıbrıs Rum eğitim bakanı Prodromos Prodromu sonunda bunu da yaptı ve Atatürk’e gönderme yapan bir kitabın sayfasının yırtılması için talimat verdi!
Tepkiler çığ gibi büyüyünce de kitabı müfredattan kaldırdı…
Bu beyefendi, bir süre önce de okul müdürü Yorgos Gavril’i resim ve karikatürlerinden ötürü disiplin kuruluna sevk etmişti. Gerekçesi de çizimlerin “milli bilinci körelttiği” ve toplumun “kutsal değerleriyle alay ettiği” yönündeydi.
Bu konuyu bir kaç ay önce Avrupa Parlamentosu Kültür ve Eğitim Komitesi’ne taşımıştım ve diğer koordinatörlerin de desteğini alarak komite başkanımızın bakan Bey’e sert bir kınama mektubu yazmasını sağlamıştım.
Şimdi sayfa yırtma maharetini de Kültür ve Eğitim Komitesi’ne taşıyacağım…
Avrupa’nın kolektif hafızasında kitap yırtmanın çok derin ve karanlık izleri vardır. Demokrasi terbiyesinden nasibini almamış, başka halklara karşı hınç kusan hiçbir eğitim bakanına tahammül gösterilmez.
Söz konusu bakanın azgın bir milliyetçi olduğu Kıbrıs Rum toplumunda herkesin malumudur. Kıbrıslı Türklere karşı aşağılayıcı tavırlar sergilediği, Türkiye’ye karşı nefret dolu olduğu eskiden beri biliniyor.
Burada asıl soru(n), Nikos Anastasiadis’in böyle birini neden eğitim bakanı koltuğuna oturttuğudur.
Aslında bunun nedeni basittir: Çünkü Anastasiadis cumhurbaşkanlığının ikinci döneminde, partisinin kurucu babası Kliridis’in çizgisinden iyice uzaklaşarak, Prodromos gibi dogmatik ve saplantılı milliyetçilerle çalışmaya yöneldi.
Ayrıca bakan Bey, Kilise çevrelerinde epeyce sevilmektedir…
Geçmişten Bir Anı
Okuyucuların kitap yırtan eğitim bakanını daha yakından tanımaları için kişisel bir anıma değineyim.
Ulus Kaçağı adlı kitabımda ayrıntılarıyla anlattığım gibi, Kıbrıs Üniversitesi’nde göreve başladığım zaman (1995) üniversiteden atılmam için yoğun bir kampanya başlatılmıştı. Prodromos Prodromu da “Temiz Bir Helen Üniversitesi İçin Girişim Grubu” adlı bir inisiyatif geliştirerek üniversiteden kovulmam için elinden geleni yapmıştı.
Gerisini Ulus Kaçağı’ndan okuyalım:
“Üniversiteden kovulmamı isteyen kesimler arasında en militan olanlar, “Temiz Bir Helen Üniversitesi İçin Girişim Grubu” adı altında örgütlenen gruptu. Başını milliyetçi aydınların çektiği bu girişim, hem üniversiteyi hedef alıyor, hem de şahsıma saldırıyordu. Üniversitenin Kıbrıslı Rumları “Kıbrıslılaştıracağından” endişe ediyor, beni de “Kıbrıslılaştıran” bir öğretim üyesi olarak görüyorlardı. (…) “Temiz” bir Helen üniversitesi isteyen “Girişim Grubuna” mensup milliyetçi aydınlar, üniversiteye başladığım Eylül 1995 tarihinin üzerinden neredeyse bir yıl geçmiş olmasına rağmen karalama kampanyasına ısrarla devam ediyorlardı. 3 Temmuz 1996 tarihinde yayınladıkları bir bildiride ölçüyü iyice kaçırmışlardı. Beni “Ankara’nın planlarına hizmet etmekle” suçluyorlardı.
İleri sürdükleri görüşler saçma olsa da, bu iddialar karşısında üniversitenin rektörü Miltiadis Haholiadis Hoca’nın epeyce tedirgin olduğunu sezdim. Yaptığımız sohbetlerde, yazılanlardan rahatsızlık duyduğu belli oluyordu. Zaten bu tartışmalı süreçte o da epeyce hırpalanmıştı. Üniversitenin özerkliğini savunmaktan taviz vermiyordu ama uzun yıllar Amerika’da yaşamış, mizaç olarak çekingen bir insan olan rektörümüz, saldırılar karşısında adeta bunalmıştı.
Sonunda ona bir mektup göndererek madde madde bütün iddiaları çürütmeye karar verdim ve 9 Temmuz 1996 tarihinde rektör Miltiadis Haholiadis’e Yunanca olarak aşağıdaki mektubu gönderdim:
“Sevgili Rektör Bey,
“Temiz Bir Helen Üniversitesi İçin Girişim Grubunun” 3 Temmuz 1996 tarihinde kaleme aldığı “Üniversitenin bugünkü karakteri ve girişim grubunun tavrı” başlıklı bildiride şahsımla ilgili ileri sürülen görüşlerin ciddiyetten uzak olduğunu belirtmek istiyorum. İyi niyetli her insan bu yazılanların şovenizm ve yabancı düşmanlığıyla kaleme alındığını kolayca anlayabilir. Ben şahsen bu saçma iddialara ve çamur atmalara önem atfetmiş olmamak için kendilerine yanıt vermekten kaçınacağım. Onlara verebileceğim en güzel yanıt, kitaplarımda, yazıp çizdiklerimde ve yaptıklarımda vardır. Fakat siz talep ettiğiniz için bu suçlamalara yanıt vereceğim…”
Rektöre verdiğim yanıtın ayrıntılarını merak edenler Ulus Kaçağı’nın “Üniversitede İstenmeyen Adam” başlıklı bölümünü okuyabilirler…
Türk Milliyetçilerine Dair
Türk milliyetçileri kitap yırtan Rum eğitim bakanına çok kızdılar! Oysa Rum bakandan bir farkları yok! Kendi ulusunu her zaman ve her koşulda haklı gören, en ufak bir tarih eleştirisi karşısında linçe varan tavırlar sergileyen kendileri değil mi?
En iyisi, onları Mevlana’nın sözleriyle baş başa bırakalım:
“Karşındakinde gördüğün suç, sendeki suçun cinsindendir. Önce o huyu kendi tabiatından arıtman gerek. Sendeki çirkin huy, sana onda göründü. O sana adeta bir aynadır…”