Kıbrıs Sorununun Çözümü Anahtardır
Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Dimitris Papadimulis ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Niyazi Kızılyürek 1-2 Ekim tarihinde gerçekleşecek Avrupa Konseyi öncesi Türkiye ve Yunanistan arasındaki anlaşmazlıkların Avrupa Birliği tarafından da defalarca kınanan yapay gerilimlerden, krizlerden ve tehditlerden uzak, uluslararası hukuk çerçevesinde diyalog yoluyla çözülmesi çağrısında bulundu.
Ortak bir bildiri yayınlayan iki AP üyesi, Yunanistan ile Türkiye arasındaki tehlikeli gerilim ve Türkiye’nin bölgedeki hukuk dışı hareketlerinin Kıbrıs’taki statükonun devamının sadece sürdürülemez değil, aynı zamanda çok da tehlikeli olduğunun bir kez daha kanıtlandığını ifade etti.
Kıbrıs Sorununun Türk-Yunan ilişkileri üzerinde olumsuz ve belirleyici bir etkisi olduğu ve çözümünün Türk-Yunan ilişkilerinde gerilimin kalıcı bir şekilde azalması ve iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin yanında, daha geniş Doğu Akdeniz bölgesine istikrar ve barış gelmesi için anahtar oluşturduğunun altının çizildiği açıklamada, acilen Kıbrıs Sorununun Birleşmiş Milletler kararları temelinde hızlı bir çözüme kavuşturulması ve adada siyasi eşitliğe dayalı, tek vatandaşlık, tek egemenlik ve tek uluslararası kimliği olan İki Bölgeli İki Toplumlu Federal bir Devlet’in kurulması çağrısı yapıldı.
Yapılan ortak açıklamanın tem metni şu şekilde:
Yunanistan ile Türkiye arasındaki tehlikeli gerilim ve Türkiye’nin bölgedeki hukuk dışı hareketleri Kıbrıs’taki statükonun devamının sadece sürdürülemez değil, aynı zamanda çok tehlikeli olduğunu bir kez daha kanıtladı. Kıbrıs Sorununun Türk-Yunan ilişkileri üzerinde olumsuz ve belirleyici bir etkisi olduğu ve çözümünün Türk-Yunan ilişkilerinde gerilimin kalıcı bir şekilde azalması ve iki ülke ilişkilerinin normalleşmesinin yanında, Doğu Akdeniz bölgesine istikrar ve barış gelmesi için anahtar oluşturduğu açıktır.
Türkiye, Kıbrıs Sorununun hızlı ve sürdürülebilir çözümüne katkıda bulunmalıdır. Bu, gerilimin azalmasını ve Yunanistan ile olan anlaşmazlıkların çözümü için gerçek kanalların açılmasını olanaklı kılıcaktır. Ayrıca Türk-Yunan ilişkilerine de katkıda bulunacaktır. Benzer şekilde, Yunanistan da Kıbrıs Sorununun çözümü yönünde aktif olarak çalışmalıdır.
Kıbrıs Sorunu Türk-Yunan ilişkilerinde yapısal bir sorundur; zor ama kesinlikle elzem olan çözüm, Türk-Yunan ilişkilerinde kalıcı iyileşmeye, bölgede istikrar ve barışa, ayrıca Türk-AB ilişkilerine önemli katkılarda bulunacaktır.
Ege’de iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların Kıbrıs Sorunundan bağımsız olduğu bir gerçektir. Bu sorunların, Avrupa Birliği tarafından defalarca kınanan yapay gerilimlerden, krizlerden ve tehditlerden uzak, uluslararası hukuk çerçevesinde diyalog yoluyla çözülmesi gereklidir.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de sert tavırlar takınması ve hukuka aykırı davranışları beklenmedik bir şey değildi. Anastasiadis’in Türkiye ve Kıbrıslı Türkleri bölgenin enerji planları dışında bırakma eğiliminin tehlikeli bir yol olduğuna pek çok analist önceden dikkat çekmişti. Ancak şurası da bir gerçektir ki, Türkiye’nin yalnız kalmasındaki sorumluluk Erdoğan Hükümetine aittir. Türkiye, daha birkaç yıl öncesine kadar komşuları ile “sıfır sorun”dan bahsederken, bugün diplomatik ve askeri krizlere sürüklenmis, iyi komşuluk ilişkilerini ihlal eden bir ülke haline gelmiştir. Son yıllarda, özellikle “Arap Baharı” ndan sonra, Türk Dış Politikası diplomasi yerine askeri araçlarla güç gösterisine yönelmiştir. Gelgelelim, abartılı açıklamalarla dile getirilen beklentilerin yanılsama olduğu ortaya çıkmış, Türkiye bölgede izole olmuştur.
Öte yandan Anastasiadis Türkiye’nin izolasyonu üzerine, Kıbrıs Sorununun çözümü için diyalog dinamiklerini olumsuz yönde etkileyen bir jeopolitik strateji inşa etmeye yönelmiştir. Çözüm çerçevesi hakkında zaman zaman dile getirdiği çelişkili açıklamalar ve imalar, Crans Montana görüşmelerinin çökmesinin ardından Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini sorgulaması, müzakerelerin yeniden başlatılması hedefinin canlı tutulmasına yardımcı olmamıştır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kendine özgü birçok zor özelliği göz önüne alındığında, Kıbrıs Sorununun bütünlüklü çözümü hem Kıbrıslı Rumların, hem de Kıbrıslı Türklerin haklarının restorasyonu için tek gerçekci temeli teşkil etmektedir. Hiçbir toplum bölünmüşlüğün derinleşmesinden ve gerilim politikasından kazançlı çıkamaz. Hiçbir toplum karşılıklı kabul edilebilir, adil ve sürdürülebilir bir çözüm olmadan haklarını güvence altına alamaz. BM Genel Sekreteri Guterres de zaten statükonun sürdürülebilir olmadığını defalarca beyan etmiş, sorunun çözümüne katkıda bulunmaya hazır olduğunu açıklamıştır.
Sonuç olarak, Kıbrıs Sorununun Birleşmiş Milletler kararları temelinde hızlı bir çözüme kavuşturulması ve adada siyasi eşitliğe dayalı, tek vatandaşlığı, tek egemenliği ve tek uluslararası kimliği olan İki Bölgeli İki Toplumlu Federal bir Devlet’in kurulması acil bir önceliktir.
Kıbrıs Sorunun çözülmesi gerek Türk-Yunan ilişkilerine, gerekse Doğu Akdeniz bölgesinde istikrar ve barışa önemli katkılarda bulunacaktır.
Dimitris Papadimulis, Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı ve SYRIZA-İlerici İttifak Avrupa Grubu’nun Başkanı.Prof.
Dr. Niyazi Kızılyürek, Avrupa Parlamentosu Milletvekili (AKEL- GUE/NGL)