Avrupa Parlamentosu’nda bir Kıbrıslı Türk
çok fazla olan sorunlarının çözülmesini sağladım. Kuzey ofisim yüzlerce kişiye aşı kartının alınmasında yardımcı oldu, karşılaşılan çeşitli sorunlar çözüldü, online platformun çalışması optimize edildi. Sorunları minimize etsek de halen bu yöndeki sorunlar için ofisim aranmakta, bizzat bana sorular yönetilmektedir.
Bu süreç, görünmezliğimizin en fazla göründüğü yerde, toplumu için mücadele veren bir Avrupa Parlamenterinin, ne derece ciddiye alındığını ve bu mücadele alanının, açtığımız bu minik pencerenin önemini de ortaya koydu.
Kıbrıs Türk Ekonomisi ve Yeşil Hat Tüzüğü
2004 yılından beri yürürlükte olan Yeşil Hat Tüzüğü kuzey-güney ticaretini düzenlemektedir. Gerek tüzüğün iyileştirilmesini, gerekse Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerinin tüzük uygulamasında ortaya koyduğu çeşitli engelleri Avrupa Komisyonu’na verdiğim soru önergeleri ve Komisyon yetkilileri ile yaptığım görüşmelerde sürekli gündemde tutmaya devam ediyorum. Nitekim Avrupa Komisyonu da tüzüğün amacına uygun ve doğru uygulandığı konusunda endişelerimi paylaştığını ve bu hususu Kıbrıs Cumhuriyeti makamları nezdinde takip etmeyi sürdüreceğini çeşitli vesilelerle ifade etmiştir. AB’nin 4 özgürlüğünün sınırsız yaşandığı Birleşik Federal Kıbrıs yönünde her türlü çabayı göstermeye devam edeceğim. Ancak Kıbrıslı Türklerin de yeşilhat tüzüğünü daha fazla kullanmakta istekli olmaları gerekmektedir, tüzüğün işlememesi yönünde güneyden olduğu kadar kuzeyden de çabalar sarf edildiğini gözlemlemekteyim.
Hellim/Χαλλούμι
İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından ekonomik işbirliği ile başlayıp yıkık dökük Avrupa’yı büyük bir ekonomik güce dönüştüren Avrupa Birliği örneği bize iki toplumun ekonomik entegrasyonunun Oliki Kypros/Bütün Kıbrıs ütopyamıza ulaşma yolunda önemli bir adım olduğunu gösteriyor. Bu adanın insanları birlikte çok güzel işler başarabilirler. Ekonomik, ve sosyal yaşamdaki iş birlikleri siyasi bütünleşmeyi kolaylaştıracak, pazarı genişletecek, Kıbrıs Türk ekonomisini kalkındıracaktır. Kıbrıs’ın özgün süt ürünü Hellim/Χαλλούμι buna çok güzel bir örnek teşkil edebilir.
Hellim üretiminin coğrafik tescili gündemimize geçtiğimiz şubat ayında geldi. Sayın Anastasiades ve Sayın Akıncı’nın Avrupa Komisyonu Eski Başkanı Juncker öncülüğünde 16 Temmuz 2015 tarihinde vardıkları mutabakat gereğince, üretilen hellimin coğrafi tescil kriterlerini sağlayıp sağlamadığına karar verecek ve yeşilhattın her iki tarafında da denetim yapabilecek bağımsız bir kurum olan Bureau Veritas görevlendirilmişti. Kıbrıs Rum tarafı bu mutabakata bağlı kalmaya devam ettiği halde Kıbrıs Türk tarafı “iki devlet” ve “ayrı egemenlik” tezleri ile Kıbrıslı Türk hellim üreticisinin önünü tıkamakta, bilgi kirliliği ve milliyetçi söylemlerle toplumu yanıltmaktaydı. Bir kez daha milliyetçi siyaset uğruna Kıbrıs Türk toplumu kendi yöneticileri tarafından feda edilmekteydi.
Hellimin coğrafi tescili bu ürünün sadece Kıbrıs adasında üretilmesini zorunlu kılacaktı.Avrupa Komisyonu ile yaptığım görüşmelerde Yeşilhat Tüzüğü’nde bir değişikliğe giderek Kıbrıslı Türk üreticilerin de bu coğrafi tescili alabilmesi ve Avrupa Pazarı’na girebilmesi için Avrupa Birliği’nin gerekli standartları yerine getirmesine destek olmaları konusunda hemfikir olduk. Bu Kıbrıslı Türk üreticinin üretim kalitesini artırması ve üreteceği yüksek kalite hellimin Avrupa Pazarı’nda satılması anlamına geliyordu. Toplumun %22’sini direk olarak etkileyen Hellim sektörünün Avrupa’ya açılması, yapısal sorunlarla boğuşan ve pandemi nedeniyle daha da kötüleşen ekonomiye soluk aldıracak, Hellim ile başlayan ticaret, ilerde diğer et ve süt ürünlerine de genişleyebilecekti.
Hellim’in Avrupa Pazarına girmesi yönünde yakalanan tarihi fırsatı ayrıntıları ile anlatmak ve bu fırsatı nasıl değerlendirebileceklerini tartışmak üzere temsilcim Derya Beyatlı aracılığı ile süt ve hellim üreticileriyle bir danışma süreci başlattım. Buna paralel olarak Avrupa Komisyonu ile işbirliği içinde bir bilgilendirme kampanyası hazırladım ve toplumu önümüzde duran fırsat ile ilgili bilgilendirdim.
Gerek Kıbrıs’ta gerekse Avrupa’da başlattığım Hellim kampanyası sonucunda karar Nisan ayında yasallaştı. Bu karar mevcut ihracaatımızın üçte birini oluşturan ve 50,000 kişinin geçimini sağlayan Hellim sektörü açısından çok önemli bir kazanımdır. Şu an Kıbrıslı Türk üreticinin ürettiği Hellimin Avrupa Pazarına girmesi yönündeki tek engel Kıbrıs Türk kurumlarının oynadığı ‘iki devletçilik’ oyunudur. 450 Milyon kişiden oluşan bir Pazara avantajlı konumda girme fırsatımızı heba etmek üzereyiz, bu Kıbrıs Türk toplumu için büyük bir haksızlıktır.