‘Federalistsiz Federasyon’ ve Kıbrıs Müzakereleri
Kıbrıs müzakerelerinin iyi gitmediği söyleniyor. Doğrusu, pek şaşırmadım. Bu kadar farklı anlam ve bağlamlardan hareket eden ve birbirine karşı zerre kadar empati göstermeyen tarafların herkesin meşru çıkarlarını koruyan bir anlaşmaya varması mümkün değildir. Öncelikle bir noktanın altını çizelim: kavramlar ve anlamlar ancak belli bir bağlam içinde ortaya çıkarlar ve o bağlam içinde iletişim kurulmasına yardımcı olurlar. Eğer hareket noktanız çok farklı kavram, bağlam ve anlamlara dayanıyorsa, iletişim kurmanız çok zor olur. Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıs’ta meşru bir devletin var olduğunu, bunun da Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunu ve bu devletin topraklarının Türk ordusu tarafından işgal edildiğinden hareket ediyor. Kıbrıs Türk tarafı ise Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dağılıp gittiğini, şimdi adada iki ayrı devletin (buna zaman zaman ‘Yönetim’ ve ‘Demokrasi’ de deniyor) var olduğunu ileri sürüyor. Böyle olunca, daha ilk adımda kafa karışıklığı başlıyor. İki ayrı devletten yola çıkarak federal/konfederal bir devlet mi kurulmak isteniyor, yoksa var olan bir devlet, Kıbrıs Cumhuriyeti, iki bölgeli iki toplumlu federal bir devlete mi dönüştürülmek isteniyor? Görüleceği gibi, iki taraf federal devlete prensip olarak ‘evet’ derken, farklı hareket noktalarından yola çıkıyor ve birbirlerini teğet geçiyorlar. Neden farklı hareket noktalarından yola çıktıklarına bakınca, tarihsel ve siyasi olayların gelişimini oldukça farklı bağlamlarda değerlendirip, çok farklı anlamlar ürettiklerini görürüz. Böyle olunca da ‘tarih’ olarak benimsedikleri bir geçmişin esiri oluyorlar. Geçmişten farklı anlamlar üretmek geleceğe olan bakışı da etkiliyor. Kıbrıs Rum toplumu savaşta yenildiği için hakkaniyet duygusunu yok saydığını düşündüğü federal devlet önerisini en iyi durumda ‘ehveni şer’ olarak kabul ediyor. Kıbrıs Türk toplumu ise kendisine layık gördüğü meşru ve tanınmış bir devlet kurmayı başaramadığı için federal devlet fikrine yöneliyor gibi yapıyor.
Hareket noktaları bu kadar farklı olan ve birbirlerini daha iyi anlayabilmek için en küçük bir çaba göstermeyen tarafların müzakerelerde uzun boylu yol almaları mümkün olamıyor. Peki, hareket noktalarını bir yana bırakıp varmak istedikleri yere bakalım. Taraflar federal devletten ne murat ediyor? Ya da şöyle soralım: federal devletten ortak beklentileri var mı? Kıbrıs Rum toplumunun en somut beklentisi Türk askerlerinin ve Türkiye kökenli nüfusun, en azından bir kısmının, adayı terk etmesidir. Belli oranda toprak geri almak ve mülkiyet haklarını şu ya da bu biçimde hayata geçirmektir. Dolaşım, yerleşim ve mülk edinme hakkına sahip olmak ve ekonomik olarak kalkınmaktır. Bunlara ulaşmak için iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federal bir devlete ‘bir taviz’ olarak belki ‘evet’ der gibi yapmaktadır. Kıbrıs Türk toplumunun bu ülkenin asli unsurlarından biri olduğu gerçeğini yok saydığı için, güç ve egemenlik paylaşımını doğal bir düzenleme değil, bir taviz olarak algılamaktadır. Kıbrıs Türk toplumunun beklentilerine baktığımız zaman, fiziki ve ekonomik güvence, ayrı kimliğini koruma ve kendi kendini yönetme ön planda görünmektedir. Fakat ayrı varlık ve kimliğini korumayı ayrılığa dayalı kurumlar üstünden gerçekleştirmek istemektedir. Federal ilkenin sunduğu korumayı yetersiz bulmaktadır. Bu yüzden de örneğin AB Müktesebatının uygulanmasına karşı çıkmaktadır.
Görülebileceği gibi, geçmişin olaylarını farklı bağlamlarda değerlendiren ve farklı anlamlar üreten taraflar, geleceğe de empatiden yoksun milliyetçi geçmiş okumalarının onlara sunduğu bakış açısıyla bakıyorlar. Buna bir de federalist duyarlılık, düşünce, etik ve empati yokluğu eklenince, bütün müzakerelerde neden başa dönüldüğü daha iyi anlaşılır. Nasıl milliyetçilik olmadan milli-devlet kurulamıyorsa, ya da kurulsa bile mutlaka milliyetçilikten beslenmeye yöneliyorsa, federalist duyarlılık, kavrayış ve hareket olmadan da federal devlet kurmak zordur. Ve maalesef müzakereleri sürdüren elitlerimiz federalist değildir. Federal ilke ve ideaya hiç bir bağlılıkları yoktur. En iyi durumda, diğer toplum ile ilişkilenmeden kendi toplumları adına ne kazanacaklarını hesaplıyorlar. Böyle bir yaklaşımla federal devlete varılamaz. Federalizmin olması elbette federasyonun kurulmasını garanti etmez. fakat federasyon federalizmsiz olmaz…
Kaynak: ‘Federalistsiz Federasyon’ ve Kıbrıs Müzakereleri – Niyazi Kızılyürek