“Artık Beyazlarla Irkçılık Üzerine Konuşmayacağım!”
Başlığa aldığım sözler Reni Eddo-Lodge adlı Britanyalı siyah bir yazara aittir. Lodge, 2014 yılında kaleme aldığı blog yazısında, “yapısal ırkçılığın varlığını ve sonuçlarını kabul etmeyi reddeden beyazlarla bundan böyle ırk konusunu konuşmayacağım” diyordu.
Lodge, “duygusal kopukluk” sorunundan söz ediyor ve beyazların siyahları anlayamadıklarını ileri sürüyordu.
Beyazların deri renginin “norm” haline geldiği için siyahların yaşadığı ayırımcılık ve haksızlıklara duygusal olarak bağlanamadıklarını, bu yüzden de onlarla konuşmaya çalışmanın siyahlar için duygusal bakımdan çok yıpratıcı olduğunu belirtiyor ve siyahların “ya hakikatini haykırıp sonuçlarına katlanmak ya da dilini ısırarak bir şey söylemeden yaşamaya devam etmek” durumunda kaldıklarını vurguluyordu.
Siyahların beyazlarla ırkçılık üzerine konuştuğunda “inkar” ve bilumum “zihinsel akrobatlıklarla” karşılaştıklarını, böyle davranmayanların ve ırkçılık konusunda eleştirel olanların da siyahlarla “aynı” olduklarını ileri sürdüklerini ve “bunun hepsinden beter” olduğunu belirten yazar, bu yıpratıcı duruma son vermek için “artık beyazlarla ırkçılık üzerine konuşmayacağım” diyordu.
Gelgelelim, Reni Eddo-Lodge söz konusu blog yazısından sadece üç yıl sonra görüşlerini kitaplaştırdı ve “konuşmaya” devam etti. 2017 yılında yayınlanan kitabına yazdığı önsözde, “sessiz kalma lüksümüz yoktur, bu kitap bir konuşma çabasıdır” diyordu ve bence doğru söylüyordu, çünkü sessiz ve eylemsiz kalmak, hegemonyanın ömrünü uzatmaktan başka bir işe yaramaz.
Ne kadar zor olursa olsun ve her şeye rağmen, haksızlığa uğrayanların sesini çıkarması, eyleme yönelmesi elimizdeki en önemli olanaklardan biridir.
Bir ihtiyacı gidermeye çabalamak değil ama bir arzu ve isteği ortaya koymak, bireyin hem kendisini hem de başkalarını değiştirebilen son derece siyasal bir eylemdir. Çarpıtılmış veya aşağılanmış kimliklerin tanınma talebi ve isteği, mağdur kadar faili de özgürleştirebilen bir edimdir. Siyahların eşitlik mücadelesi, günün sonunda beyazların da özgürleşmesine yarayacaktır.
Günümüzde ırkçılık maalesef giderek yeniden yaygınlaşmaktadır. Bu yüzden hep daha fazla konuşmalı, hep daha fazla istekli olmalıyız.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Minneapolis eyaletinde polislerin siyah bir insanı, George Floyds’u, gereksiz ve orantısız şiddet kullanarak öldürmeleri yüzünden dört günden beri protestolar yapılmaktadır. “Konuşmayı” bilmeyen, daha doğrusu “konuşma” ihtiyacı hissetmeyen beyaz hegemon Donald Trump, protestocuları tehdit ediyor ve açıkça şiddete baş vurabileceğini söylüyor. “Yağmalar başlarsa, vurmalar da başlar” twiti şiddeti körüklediği için Twitter’e takılınca “yanlış anlaşıldığını” iddia etse de, onun dünyaya karşı “önce Amerika” dediğini, içeride ise bunun “önce beyaz Amerikalı” anlamına geldiğini biliyoruz.
Evet, Trump’ın “konuşmaya” ne ihtiyacı ne de arzusu vardır. Fakat Reni Eddo-Lodge’un, bütün Reni Eddo-Lodge’ların hep daha fazla konuşmaya ihtiyacı vardır…
Irkçılığı olduğu her yerde konuşmaya da ihtiyaç vardır.
Nitekim bugün öğleden sonra Lefkoşa’da (Güney) ırkçılığa karşı bir yürüyüş gerçekleştirilecek. Trump’ı filan protesto etmek için değil. Buranın güç ve iktidar sahibi beyaz adamlarını protesto etmek için… Kokkinodemitra’nın yanında bulunan Burnara’da kapalı tutulan göçmenlere ve mültecilere karşı yapılan kötü muameleyi kınamak için haykıracak protestocular…
Umudun bittiği yerde eylem başlar ve iktidarlara hakikati haykırmak en anlamlı eylemlerden biridir…
Kaynak: “Artık Beyazlarla Irkçılık Üzerine Konuşmayacağım!” – Niyazi Kızılyürek