Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek
Prof. Dr. Niyazi Kızılyürek, 7 Aralık 1959’da barış içinde yaşayan iki toplumun güzel bir örneği olan Bodamya köyünde doğar. 1964 yılının başında toplumlararası çatışmalar nedeniyle ailesi ile birlikte yürüyerek Luricina’ya göç eder. 1974’te Argaca köyüne yerleşir ve Liseyi Omorfo’da bitirir. 1977 yılında yüksek öğrenim için Batı Almanya’ya gider. Bremen Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler, Politika ve Ekonomi eğitimi alır, yüksek Lisans ve Doktorasını tamamlar. Kıbrıs Sorununda İç ve Dış Etkenler başlıklı ilk kitabını 1983 yılında yayınlayarak, Kıbrıs’ta barışa ve kardeşliğe adar.
1988 yılında Yeni Kıbrıs Derneği’nin düzenlediği bir konferans için bölünmüş adanın güneyine gelir. Bölünmüş adanın ve kendimizin parçalarını toplayabilmenin ancak Oliki Kipros/Bütün Kıbrıs ile mümkün olabileceğini ifade eder ve ütopyasını ortaya koyar.
“Dünyaya parçalanmış mekânlarda ve zamanlarda geldim.
Bütünlenmeye yöneldiğimde durum iyice vahimleşti,
Daha da parçalanmam gerekti.
İçimde birden fazla kişi,
Birden fazla hakikat birikti.”
Oliki Kipros / Bütün Kıbrıs
“Oliki Kipros’da çatışan/tikel çıkarlar olamaz, Kıbrıslıların evrensel çıkarları olur. Bunları şöyle sıralayabiliriz: “Savaşa hayır, barışa evet; Kıbrıslıların kendilerinin sayacakları tek yurt, tek kimlik, tek ülke”. Ancak o zaman iki toplum arasında konsensüs sağlanabilir ve bu konsensüsün dinamiği bizi Oliki Kipros’a götürebilir. Bu süreç elbette kendiliğinden yaşanmayacak. Toplumların tarihleri insanların bilinçli eylemleriyle gerçekleşir. Bu yüzden şu siyasi bilinci ön plana çıkarmalıyız: “birbirimize taviz verebiliriz ama yabancılara vermeyiz”; “etnik kimliği yadsımaya hayır, yurt olarak Kıbrıs’a evet”! Oliki Kipros’un en temel dayanağı Kıbrıs’ın yurdumuz olduğunun bilincine varmaktır. Bu bilinç, Kıbrıs’ta yaşayan etnik grupları birleşik bir platformda yer almaya götürür, yani, yurt bilincinde buluşmaya götürür.”
Duvarımız
1992-1993 yıllarında Panikos Hrisantu ile birlikte adanın kuzeyinde ve güneyinde büyük ses getiren Duvarımız Belgeselini çeker. 1995 yılında adaya döner ve bölünmüş adanın güneyindeki Kıbrıs Üniversitesi’nin Türkoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak göreve başlar. Bu karar Kızılyürek’i, hâkim siyasi görüşün ‘öteki’ olarak tanımladığı ve düşman olarak kabul ettiği güney’de ‘biz’in dışına atarak yalnızlaştırır ve hedef haline getirirken; aynı anda kuzey’deki hâkim siyasi görüş tarafından da düşman taraf içinde yaşayan ve bu nedenle ‘öteki’ olarak kabul edilen birisi olarak algılanmasına ve onlar tarafından da hedef gösterilmesine neden olur.
Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü
Bu parçalanmış ülkede bütünlenemeyeceğini anlayan Kızılyürek parçaları ile yaşamayı öğrenirken, bir yandan da ülkeyi bütünlemeye girişir. Konferanslara katılır, konuşmalar yapar, yazılar yazar ve peşpeşe kapsamlı eserler ortaya koyarak yeni bir Kıbrıs’ın kurulmasına, ortak bir irade oluşması mücadelesine destek olur.
1997 yılında, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs üçgeninde sürdürdüğü yakınlaşma çabalarından ötürü Abdi İpekçi Barış ve Dostluk ödülüne layık görülür. 2006 yılında akademik çalışmaları ve barışa katkılarından ötürü Fransız Devleti’nden «Şövalye» nişanı alır.
İlk Kıbrıslı Türk Avrupa Parlamenteri
2019 yılında ilk Kıbrıslı Türk Avrupa Parlamenteri olarak Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların oyları ile Avrupa Parlamentosu’na seçilir. Oliki Kipros mücadelesini böylece Avrupa’ya taşır ve Etnik kimliklerine hapsolmuş iki toplumun dışında yer alan, karşılıklı tanınma ve eşitlik temelinde yeni bir ülke yaratmak isteyen ulus-ötesi yurttaşlardan oluşan, geleceği AB üyesi Birleşik Kıbrıs’ta gören Üçüncü Toplum’un Avrupa’daki sesi olur.
İçindeki bin bir kişiyi bin bir hakikati oluşturan, Kıbrıs’ın parçalanma sürecini kendi hayat hikâyesi penceresinden anlattığı son kitabı Ulus Kaçağı’nda sarsıcı bir şekilde gözler önüne serer.